Şu sözler Samanyolu’nda bir programa konuk olan Osman Özsoy’a ait. Önce onları bir okuyalım:
“Bu süreci 3-5 tane yiğit adam sona erdirir. Biraz daha gitsin böyle. Onda problem yok.
“Ak Parti yüzde 60 oy alsa dahi bu süreç bitmiştir. Herkes bunu böyle bilsin. Yaşadığımız şeylerin oyla, sepetle sandıkla bir alakası yok. Bu konuda herkes rahat olsun.”
Ne düşündünüz?
Nasıl bir halet-i ruhiyeyi yansıtıyor bu ifadeler?
Bir kere “Merak etmeyin bu süreç bitecek” vurgusundaki bu sözlerin Camia’ya yönelik moral motivasyon niteliği taşıdığına hükmedebiliriz. Buradan Camia’nın şu sıralar böyle bir moral motivasyona ihtiyacı bulunduğu sonucunu da çıkarabiliriz.
Ancak “Bu süreç bitecek” hükmüne gelirkenki argümanların özündeki mantığın üzerinde ayrıca durulması gereken bir halet-i ruhiyeyi yansıttığını da ifade etmemiz gerekiyor.
Bir kere “süreci 35 yiğit adamın sona erdireceği” iddiasının sorgulanması gerekiyor. “Yiğit adam”ın içi nasıl dolacak bir, o yiğit adamlar ne yapacak da süreci sona erdirecek, iki.
Benim aklıma gelen ilk soru “sayın Özsoy’un o yiğit adamlar kategorisine girip girmediği”dir? Neden kendisi değil de başkası olsun, değil mi?
Sonra öteki boyut: Hani Doğan Avcıoğlu-İlhan Selçuk çizgisinin “Devrim” beklentisi vardı bir zamanlar, o beklentinin içinden gazete manşetlerine “Genç subaylar rahatsız” ifadeleri çıkardı. Ecevit’in 3-5 kumar borcu olmayan adam arayışının içinden de Güneş Motel ve 11’ler pazarlığı çıkmıştı. 3-5 yiğit adam deyince “Genç şakirtler” üzerinden kurgulanan organize işler düşünülmüş olabilir mi “tehlikeli”sorusunu da sadece soru olarak yazıp geçeyim. Dilerim Osman Özsoy, “3-5 yiğit adam”a öyle tehlikeli misyonlar izafe etmeyi aklından geçirmemiştir.
Bunu diyorum ama, sözlerin ikinci kısmına yani “Ak Parti yüzde 60 oy alsa dahi bu süreç bitmiştir” bölümüne baktığımda “3-5 yiğit adam” söyleminin karanlık boyutu yeniden devreye giriyor.
Türkiye siyasi tarihi, halktan ümidini kesen hareketlerin içine düştüğü tıkanma ve oradan yönelinen çılgın girişimleri bünyesinde taşıyor. “Bir daha halk çoğunluğu bizden yana olmaz” yaklaşımının, 1960 sonrasındaki anayasa yapımında nasıl bir vesayet düzeni oluşturduğu herkesin malumudur. Buna rağmen halk iradesinin zaman zaman (1950-2007 arasında 5 kere) askeri müdahaleye maruz kaldığı, Başbakan-Bakan asmanın, Cumhurbaşkanını sürgüne göndermenin, Meclis kapatmanın bu dönemlerin icraatı içinde bulunduğu biliniyor.
28 Şubat’lı günlerde bir üniversite rektörünün “Yüzde 95 oy alsalar ne yazar” dediğini de biliyoruz.