Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün muhtarlarla buluşmasında, Türkiye’nin bir süredir içerde - dışarda icra etmekte olduğu güvenlik operasyonlarının ilkesel mantığını açıkladı.
Bunu, Bush döneminde ABD’nin savunma konsepti olarak ilan ettiği ve Türkçe’ye “önleyici vuruş” olarak tercüme edilen “pre-emptive strike” olarak değerlendirebiliriz.
İşin mantığı şu: Size saldırması muhtemel bir tehlike odağını, harekete geçmeden önce imha etmek.
Türkiye yıllardır terörle mücadele ediyor, Türkiye, sınırlarının ötesinde oluşan bir takım sıcak gelişmelerin bedelini ödüyor.
Bunlar karşısında nasıl hareket edilmeli?
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir muhasebe yapıyor. 1923 -2016 muhasebesi.
O günlerin zorluğunu kabul ediyor. “Kurtuluş Savaşı’na girerken hedefimiz Misak-ı Milli sınırlarımıza sahip çıkmaktı, maalesef hedeflerimizi koruyamadık. Dönemin şartları itibariyle bu durumu mazur göstermeye çalışanlar olabilir. Bir yere kadar mazur görmek mümkündür, zorunluluktan kaynaklanan durumları kabul edip kendi kabuğumuza hapsolma anlayışı tehlikelidir” diyor.
Sonra “Bizi böyle bir kısır döngüye hapsedenlerin amacı Selçuklu ve Osmanlı geçmişimizi bize unutturmaktır. Biz bugün 1923’ün psikolojisiyle hareket edemeyiz.”
Ve içerde PKK, FETÖ, dışarda Suriye ve Irak planındaki yeni güvenlik konseptini açıklıyor: