Muhalefetin en önemli sorununun “ortak aday” olduğunu yazıp duruyorum.
6’lı yapı da sanki o iş çözülmüş, ya da çözülmesi en kolay işmiş gibi davranıyor. Yani gide gide şekillenir o mesele, hele masayı devam ettirelim, ortak çalışmalar yapalım, sonunda bir şekilde ortak adaya varılır, yaklaşımı hakim.
Bence o kadar kolay değil.
Şu andaki görünüme bakalım:
Benim gördüğüm, üç aday var. Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Mansur Yavaş. Bu isimler de adaylıklarını açıklamış değiller, medya ve kulisler o üç ismi “potansiyel aday” olarak okuyor. Şu anda başka isim telaffuz edilmiyor. Masada oturan liderlere sorulduğunda o konuyu “cıss’lı konu” gibi değerlendirip, zinhar, işaret niteliği taşıyan bir kelâm etmiyorlar.
Zihinlerinde başka isim var da mı seslendirmiyorlar, yoksa zaten başka bir isim de yok mu?
Bence başka isim yok. Yani isimler var da, mesela Abdullah Gül gibi Haşim Kılıç gibi, daha zihin planında iken elenmiş durumdalar. (Bir parantez: Bu isimlerin devre dışı bırakılmasında CHP çevrelerinden yükselen itirazların da not edilmesi gerekiyor. Yani ‘CHP tabanına kabul ettirememek’ de potansiyel bir rezerv olarak akıllarda tutuluyor. Yani ‘rezerv’ meselesi sadece muhafazakâr tabanla sınırlı değil.)
Devam edelim: 6’lı masanın muhafazakâr damardan gelen paydaşlarının zihninde de yok. Bir tek Ali Babacan, “Ortak aday çıkmazsa ben aday olurum” gibi bir açıklama yaptı. Ancak bu tür bireysel farklılaşmaların 6’lı masayı iktidar alternatifi yapmayacağı açık. Bu açıklama biraz da “ortak isim” bulmaktaki zorluğu ima ediyor.
Peki “üç potansiyel aday” üzerinde düşünürsek, Masa’dan ortak aday olarak bu üç isimden birisi mi çıkacak?
Buradaki ikilem şu:
-Bir yanda üç ismin de ait bulunduğu siyasi yapı CHP. CHP 6’lı masanın oy oranı itibariyle en hacimli olanı. Denebilir ki, aday çıkarmak onun hakkı.