Evet, daha önce de ifade ettim, “Üst akıl” ifadesi benim de katıldığım bir yurt dışı gezide Sayın Cumhurbaşkanı (O zaman Başbakan) tarafından kullanıldı. Hemen peşinden “Güney sınırlarımızda oyun oynanıyor” sözü geldi.
Üst akıl ve güney sınırlarımız...
İşte bugün, tam da Türkiye’nin o oyuna “Dur” demek için harekete geçtiği ve Amerika’nın adeta “Üst akıl benim” dercesine, Türkiye’nin hamlesini engellemeye çalıştığı gündür.
Türkiye Suriye içine doğru askeri harekata başladığında niyetinin sadece “DAEŞ’i Cerablus’tan çıkarmak” olduğunu düşünmek gerçeğin çok uzağında dolaşmak olur. Bunu Amerika’nın bilmediğini düşünmek de boş.
Sayın Cumhurbaşkanı’nın “Sınırlarımızda” olan biteni “Oyun” olarak nitelemesi de anlamlı. Yani açık bir saldırı yok, ne var, DAEŞ var, onunla mücadele görüntüsü var ve o görüntü içinde PYD/YPG’yi meşru güç haline getirme ve Suriye’nin Türkiye sınırına, yani Türkiye’nin terörle mücadele ettiği bölgelerin öteki tarafına yerleştirme var. Oyun! Yersen!
Türkiye kaç zamandır bu oyunu yemiyor ve Amerika’ya “Arkadaş sen nasıl müttefiksin, beni tehdit eden yapının uzantılarını koruyorsun” isyanında bulunuyor.
Bu isyan, bugüne kadar söylem planında devam etti. “Üst Akıl”ın adı konmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Amerika’ya gitti, orada kendisine “ABD yönetimi basın ve ifade özgürlüğü konusunda neden Türkiye’ye baskı yapıyor?” diye soruldu, ona da şu cevabı verdi: “Üst akıl dediğim olay da bu zaten. Üst akıl, Türkiye üzerinde oyun oynuyor. Türkiye’yi bölmek, parçalamak, güçleri yeterse yutabilmek...”
Bunlar gerçekten bir müttefikle ilişkinin niteliği hakkında derin kuşkular taşıyan ifadelerdi.