“Yargı her zaman adalet dağıtmıyor”un en tipik örneklerinden birisidir Yassıada mahkemeleri… “Milli Birlik Komitesi (MBK) böyle istiyor” denilmiş ve idamlar gelmiş.
Tek Parti dönemini İstiklal Mahkemeleri ile hatırlıyoruz. “Sanıkların idamına şevahidin ba’dehu dinlenmesine…”
12 Eylül’ü ne ile hatırlıyoruz? Denge olsun diye sağdan soldan adam asmaca ile…
28 Şubat’ı ne ile hatırlıyoruz? Askere selam duran yargı ile ve Anayasa Mahkemesini bile etki alanına alıp parti kapatma ve başörtüsü yasağında hukuksuzluğa gerekçe ürettiren duruşu ile.
Bütün bu dönemlere her türlü hukuksuzluğa “Hınk deyici rol üstlenen” bir medya eşlik etti. “memleketin canı yanıyor” itirazlarına tepki hazırdı: “Yargı kararı” değil miydi, “Şeriatın kestiği parmak acımazdı!”
Dönemler geçiyor ve böyle yazılıyor tarihe…
***
Bir süredir Türkiye yine “Yargı sancısı” ile konuşulur durumda. “FETÖ yargısı”denen bir fecaati yaşadık. Emniyet suç üretti, yargı ipi çekti. İktidar büyülenmişti, medyanın bir bölümü çılgınları oynuyordu. Geçmişten gelen yargı çarpıklıkları, bir başka çarpıklıkla giderilmek isteniyor, ama “Yargı cinayeti” ortadan kalkmıyordu.