Ama tam da bu süreçte İçişleri Bakanlığı’nın yetkisi içinde diye, yargısız infaz niteliğinde bir uygulamaya imza atarak, seçilmiş makamlara kayyım atıyorsunuz.
Düşünce özgürlüğünde nerede durduğunuz konusunda kuşku uyandıracak yargılamalar yapıyor, on yılları bulan mahkumiyet kararları veriyorsunuz.
Bu mahkumiyetler konusunda iktidara yakın medyanın dili, yargının bumerang niteliğini, yani benzeri gerekçelerin bir yargı zemininde kendilerini de vurabileceğini tümden göz ardı ederek, çok daha ağır bir “gerekçe üslubu” ortaya koyuyor.
“Terörle mücadele yasası”nın her yoruma imkan veren ucu açık düzenlemelerine, yargının, ülke iklimine ya da yargı mensubunun ideolojik yaklaşımına göre yaptığı yorumlarla, tüm toplum alanını kapsayan mağduriyetler oluşuyor.
Şu anda “İltisak, irtibat, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım etme...” gibi bana göre son derece yoruma açık maddelerle cezaevlerine konulan insan sayısı Türkiye’de hukukun dramatik yapısını gözler önüne serecek niteliktedir.