“Rüşvet alan kadı” anekdotlarından beri biz yargıyı tartışırız.
Bir şiir okudu diye insanların İstanbul gibi bir büyük şehrin başkanlığından alınıp cezaevine gönderildiği ve “muhtar bile olamayacak” manşetleriyle siyasi yasaklı hale geldiği günden beri tartışırız yargı kararlarını.
Bir genel başkanın “Siz 'Ne mutlu Türküm diyene' derseniz, birisi de çıkar 'Ne mutlu Kürdüm diyene' der” demesi yüzünden bir partinin kapatıldığı günlerden beri tartışırız.
Başörtüsü yasaklarının genç kızların eğitim hayatını biçtiği ve bu yasakların Danıştay, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi üstelik AİHM kararlarıyla perçinlendiği günlerden beri tartışırız yargı kararlarını.
İstiklal Mahkemeleri'nin “Yargılayın ve asın, sonra şahitle