Bu iki kelimenin birbirine bu kadar uzak anlamlar içereceğini kırk yıl düşünsek aklımıza getiremezdik. Ama Türkiye ile Kıbrıs Türkleri arasındaki ilişkide onları öyle uzak alanlara savurmayı başardık!
Düşünüyorum da “Niye ‘yavru vatan’ dedik Kıbrıs’a?” sorusunun cevabını aradığımızda bu savrulmaya anlam veremiyorum. Bunda bir küçümseme mi vardı, yoksa sevgi ve koruma duygusu mu? Ben, Türkiye’de tek bir kişinin bile Kıbrıs’tan “Yavru vatan” diye bahsederken küçümseme duygusu içinde olduğunu düşünemiyorum.
Ama KKTC’nin yeni seçilen Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, “Bize yavru vatan yerine kardeş deyin” çıkışında bulunmayı tercih etti. Bu çıkışının kendisine oy verenlerin duygularını ne kadar yansıttığını bilmiyorum, ancak Kıbrıs Türklerinin en azından bir kesiminde “Türkiye’ye karşı daha bağımsız hareket etme” eğiliminin bulunduğu öteden beri biliniyor.
Aslında, sonunda “yavru”luktan “kardeş”liğe terfi edip etmemesi hesaplandı mı ayrı konu ama, Türkiye’nin KKTC’ye yönelik politikalarının bu küçük vatan parçasının kendi kendine ayakta durmasını hedeflediğini söylemek yanlış olmaz.
Elbet Türkiye, KKTC’nin ilanihaye “dökme su ile dönen değirmen” halinde kalmasını istemez, en azından bunun ne kadar zor olduğunu bilir.
Ancak Kıbrıs’ın Türkiye açısından ne kadar stratejik bir anlam taşıdığı gerçeği de Türkiye’nin stratejik değerlendirmeleri içindedir ve o yüzden Kıbrıs ile bağların korunması için ciddi bedeller ödemeyi göze almıştır.