Darbe girişimi ile birlikte “Devletin yeniden yapılanması” konusu da gündeme düştü. Cumhurbaşkanı’nın “Sıfır kilometre devlet” sözü de bu çerçevede sarf edildi.
“Yeniden yapılanma” dediğimizde bir, kadroların silbaştan teşkilinden söz edilebilir, bir de, “Devlet kodları”nın yeniden belirlenmesinden.
“Paralel yapılanma”nın ortaya çıkardığı güven bunalımı, devlet kadrolarının silbaştan gözden geçirilmesini zaruri kılıyor, bu bir gerçek. Süregiden ve “Kuru - yaş kaygısı”na yol açan “Arındırma”ya rağmen, gerçekten arındırılabildiğimiz konusunda bile kuşku kalacak, bu da bir gerçek.
Ama “Yeniden yapılanma”nın daha hayati olanının, “Devlet kodları”nın yeniden tanzimi boyutunda gerçekleşeceği de unutulmamalıdır. İşte asıl o nasıl tanzim edilecek, bunda yoğunlaşmak gerekiyor. Ancak ona hazırlıklı mıyız, sorusu da ortada duruyor.
Önce bir durum tespiti yaparsak:
- Türkiye Cumhuriyeti yola, devrimlerle çıktı. Osmanlı sonrası devlet formatı silbaştan yapıldı. Burada özellikle din - toplum - devlet ilişkileri alanı, neredeyse bütün bir Cumhuriyet dönemine ilişkin sancıların tetikleyicisi oldu. 27 yıllık Tek Parti dönemi, ardından gelen çok partili hayatın “örtülü vesayet”li yapısı, bununla yetinmeyen açık askeri müdahaleler, demokrasinin demokrasi olamaması, hukukun hukuk, eğitimin eğitim olamaması, devletin her alandaki varlığının “milleti denetleme” esasına göre tanzim edilmiş olması... Bunları yaşadı Türkiye.