Merkez Bankası geriliminde gerçekleşen buluşmadan sonra bizzat sayın Cumhurbaşkanı tarafından işin “tatlıya bağlandığı” açıklanmış olsa da, ortada zor bir durum bulunduğu her adımda ortaya çıkıyor.
İşte Hakan Fidan olayı, işte çözüm sürecindeki tercihler meselesi.
Acaba Hükümet hangi boyuttaki icraatını Cumhurbaşkanına bildirmeli, hangi boyutta inisiyatif kullanmalı? Sorunun odaklaştığı nokta bu olmalı.
Bu da, şu anda “Halk oyu ile seçilmiş Cumhurbaşkanı”nın ne kadar icraatın içinde olmasıyla, olabileceği ve Hükümetin buna ne kadar uyum gösterebileceği ile ilgili çok temel bir mesele.
Konu bir de, Ak Parti’nin liderinin “Halk oyu ile seçilmiş cumhurbaşkanı olması” ve Hükümetin de Ak Parti hükümeti olması ile ilgili olunca, bu sınırlar daha bir önem kazanıyor. Çünkü hem bu dönemin fiili başkanlık-yarı başkanlık olması istikametinde bir ön zihni hazırlık var, hem de seçimlerin de bunu anayasal boyutta gerçekleştirecek bir sonuç üretmesi beklentisi bulunuyor.