ABD, 1978’de yayınladığı bir kararla Filistin’in Batı Yaka bölgesinde inşa edilen yahudi yerleşim merkezlerinin uluslararası yasalara aykırı olduğunu ifade etmişti. ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo 18 Kasım Pazartesi akşamı yaptığı açıklamada Trump yönetiminin bu konuda kendinden önceki başkanların ve özellikle selefi Obama’nın politikalarını terk ettiğini belirterek, Batı Yaka bölgesinde inşa edilmiş olan yahudi yerleşim merkezlerinin uluslararası yasalara aykırı olmadığını iddia etti.
Normalde BM’nin Filistin’deki toprakların statüsü hakkında almış olduğu tüm kararlar İsrail’in Batı Yaka bölgesindeki hakimiyetinin işgal olduğunu, dolayısıyla bu bölgeye İsrail tarafından, dünyanın değişik bölgelerinden getirilen yahudilerin yerleştirilmesi amacıyla inşa edilen yerleşim merkezlerinin de uluslararası yasalara ve kararlara aykırı olduğunu ortaya koymaktadır.
Aslında işin bu yönü BM’nin kararlarına göre olanıdır. Gerçek anlamda adalete ve hukuka göre bakıldığında siyonist işgal rejiminin Filistin toprakları üzerindeki egemenliği tamamen işgaldir ve gayrimeşrudur. Dolayısıyla BM kararları da hukukun ve adaletin gereklerini yeterince gözetmiş değillerdir.
Bununla birlikte BM kararları siyonist işgal rejiminin Batı Yaka ve Doğu Kudüs üzerindeki egemenliğini işgal olarak nitelendirmektedir. Dolayısıyla ABD Dışişleri Bakanı’nın son açıklaması adaleti, hukuku tamamen ayaklar altına aldığı gibi mevcut BM kararlarını ve bu kararlarla bağlantılı yasal temelleri de yok saymaktadır. Yani işgal rejiminin Batı Yaka bölgesinde kurmuş olduğu yahudi yerleşim merkezleri adalete, hukuka tamamen aykırı olduğu gibi BM’nin kararlarına ve bu kararları esas alan yasal temellere de tamamen aykırı dolayısıyla gayrimeşrudur.
Üstelik söz konusu yahudi yerleşim merkezlerinin tamamı, Batı Yaka bölgesinde toprakları olan Filistinlilerin özel mülkleri gasp edilerek, buraların asıl sahipleri yerlerinden çıkarılarak inşa edilmiştir. Uluslararası yasalar ise insanların özel mülklerinin bu şekilde gasp edilmesini hukuksuzluk olarak nitelemektedir. Hatta savaş yoluyla ele geçirilen topraklarda özel mülklere dokunulması bir tür savaş suçu sayılmaktadır. Dolayısıyla işgal rejiminin söz konusu yahudi yerleşim merkezlerini inşa etmek için bu merkezlerin inşa edildiği arazilerin asıl sahiplerini tard etmesi, onların mülklerine askeri güç kullanarak el koyması tamamen hukuka ve uluslararası yasalara aykırı hatta bir tür savaş suçudur.