Ali Abdullah Salih, iki Yemen’in birleşmesinden önce Kuzey Yemen’in cumhurbaşkanlığını yapıyordu. Birleşmeden sonra ikisinin birden cumhurbaşkanı oldu. Seçimler tarihinin yaklaşması üzerine daha önce Güney Yemen’de iktidarı elinde bulunduran Sosyalist Parti birleşik Yemen’de gerçekleştirilecek seçimlerde fazla bir halk desteği alamayacağını anlayınca kendisinin parlamentoda ağırlığının korunmasını sağlamak amacıyla bazı şartlar ileri sürdü. Bu şartlarının kabul edilmemesi üzerine güneyliler tekrar ayrı bir devlet kurmak istediler. Onların bu istekleri bir iç savaşın patlak vermesine neden oldu ve Ali Abdullah Salih’in liderliğindeki kadronun zaferiyle sonuçlandı. O zaman Suudi Arabistan, eski Güney Yemen’de iktidarı elinde bulunduran Sosyalist Parti’nin tarafında durmuş, savaşı kaybetmelerinden sonra da bu partinin birçok ileri gelenine sığınma hakkı vermişti.
ABD’nin Irak’ı işgalinde Ali Abdullah Salih, Saddam’ı desteklemişti. Onun bu tutumundan dolayı Suudi Arabistan ülkesinde çalışan Yemenlileri cezalandırdı ve altı yüz bin Yemenliyi ülkesini terk etmeye zorladı. Suudi Arabistan’ın bu tutumu çok sayıda Yemenlinin büyük sıkıntı yaşamasına neden oldu.
Arap Baharının patlak vermesinden sonra olaylar Yemen’e sıçradığında Ali Abdullah Salih önce halk direnişini bastırabileceğini düşündü. Ama sonunda pes etmek ve iktidarı terk etmek zorunda kaldı. O zamana kadar 32 yıl cumhurbaşkanlığı yapmıştı. Ama bunun 11 yılı sadece Kuzey Yemen’in, 21 yılı da birleşik Yemen’in cumhurbaşkanlığıdır.
Yemen diktatörünün diğerlerine kıyasla daha itidalli olmasına ve bu ülkede seçimlerin biraz daha dürüstçe yapıldığının söylenmesine rağmen ayaklanmaların bu ülkeye hızlı yansımasında halkının yapısının payı vardı. Fakat Mısır’daki gibi Yemen’de de zalimlere başkaldıranlar, onların süpürüntüsü durumundaki hainlere biraz fazla güvendiler. Bu belki zulüm rejimlerinin belini kırdıklarına, kontrolü ele geçirdiklerine dolayısıyla süpürüntülerinin fazla bir şey yapamayacaklarına inanmaları sebebiyle çözüm aşamasına hızlı geçilebilmesi için eski rejim kalıntılarını atlama taşı olarak kullanmakta sakınca görmemeleri yüzündendi.
Yemen’de eski dikta rejiminin süpürüntüsünün başı ise eski diktatörün vekilliğini yapmış ve kendisine bizzat o diktatör tarafından mareşal rütbesi verilmiş olan Abdurabbih Mansur El-Hadi idi. El-Hadi ile işbirliği içine giren Suudi Arabistan da Yemen’de eski rejimin geri getirilmesi için “şerre karşı şer” formülü olarak nitelediği bir formülle Husi örgütünün önünü açtı. Bu örgütün El-Hadi’nin yanında duracağını umuyorlardı. Ama bu örgüt Sana’da kontrolü ele almasından sonra El-Hadi yönetimini devre dışı bırakma yoluna gitti.
Bunun üzerine El-Hadi, Sana’dan kaçarak Aden’de ayrı bir hükümet oluşturdu. Suudi Arabistan daha önce önünü açtığı Husi örgütüne karşı bu kez Aden’deki hükümetin yanında yer aldı. Çünkü Husilerin iktidarı tamamen ele geçirmesinin Yemen’deki kontrolün İran’a geçmesi anlamına geleceğini biliyordu. Ali Abdullah Salih ise eski adamlarıyla birlikte Husi örgütüyle bir ittifak kurdu. Böylece bir tarafında Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez koalisyonunun desteklediği Aden hükümetinin diğer tarafında da Sana’da iktidarı ele geçirmiş olan ve İran tarafından da desteklenen Husi-Salih ittifakının yer aldığı savaş patlak verdi.