Siz bu yazıyı okurken ABD’nin çağrısıyla Bahreyn’in başkenti Manama’da “Refah için barış” sloganıyla düzenlenen ekonomik içerikli çalıştay tamamlanmış olacak. Ancak biz bu yazıyı yazarken henüz devam ediyordu.
Çalıştay 25-26 Haziran tarihlerinde gerçekleştirildi. Kullanılan slogandan da anlaşıldığına göre bu çalıştayla Filistinlilere “eğer ekonomik refah istiyorsanız topraklarınız üzerindeki siyonist işgali kabul edin ve buna hiçbir şekilde itiraz etmeyin” mesajı verilmek isteniyor.
“Bahreyn Konferansı” olarak da isimlendirilen ekonomik çalıştay ABD Başkanı Donald Trump’ın çağrısıyla, onun baş danışmanı ve yahudi damadı Jared Kushner’in gözetiminde, Suudi Arabistan’ın öncülüğünde ve Bahreyn’in ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Bahreyn’in Suudi Arabistan’ın bir arka bahçesi olduğunu ve başındaki dikta rejiminin de onun verdiği destekle ayakta durduğunu, bu ülkede rejime karşı başkaldırı olması üzerine Suudi Arabistan’ın denizin üzerine inşa ettiği köprüden tanklar geçirerek doğrudan müdahale ettiğini ve bu yolla Bahreyn’deki krallığı halkın başkaldırısına karşı koruduğunu hatırlatalım.
Suudi Arabistan ise Yüzyılın Anlaşması olarak piyasaya sürülen komplonun hayata geçirilmesi için ABD tarafından birinci destekçi ülke olarak belirlenmiş, anlaşmanın hayata geçirilmesi konusunda onun her türlü yardımı yapması istenmişti. Dolayısıyla Suud yönetimi kendisi için belirlenen görevin gereğini yerine getirerek arka bahçesi durumundaki Bahreyn’in söz konusu anlaşmanın ekonomik ayağını oluşturan çalıştaya ev sahipliği yapmasını sağladı. Dolayısıyla çalıştaya her ne kadar Bahreyn ev sahipliği yapıyor olsa da ABD Başkanı Trump’ın talimatlarının yerine getirilmesi için asıl görevlendirmeyi ve yönlendirmeyi yapan İslam dünyasında yüzyılın en büyük ihanetçisi durumundaki Suudi Arabistan’dır.
Bu çalıştay, her şeyden önce ABD’nin Suudi Arabistan’ı ziyareti esnasında verdiği “artık bu ilişkileri perdenin arkasından perdenin önüne taşımanız gerekiyor” şeklindeki talimatının yerine getirilmesi için düzenlenmektedir. Trump’ın kastettiği ilişkiler elbette ki siyonist işgal rejimiyle ilişkilerdi. Onun sözü perdenin arkasında zaten ilişkilerin devam ettiğinin de bir ifşası anlamı taşıyordu. Başta o zaman Trump’ı misafir eden Suudi Arabistan olmak üzere Arap dünyasındaki ihanet rejimleri onun bu ifşası karşısında sessiz kalmayı tercih ederek perdenin arkasında zaten ilişkilerin mevcut olduğunu dolaylı yoldan itiraf etmiş oldular. Biz Trump’ın ifşasından ve Arap dünyasındaki ihanet rejimlerinin de dolaylı itiraflarından önce bu gerçeği gündeme taşımış ve yazılarımızda dile getirmiştik.