Arap Birliği teşkilatının Kahire’de düzenlediği olağanüstü toplantıya Ramallah’ta bulunan Mahmud Abbas liderliğindeki Filistin Özerk Yönetimi’nin de katılması sebebiyle Arap Birliği teşkilatının tutumuyla ilgili yorumlarda sürekli “Filistin dâhil olmak üzere...” vurgusu yapılması dikkat çekti. Bunda belki bazılarının amacı Türkiye’nin Filistin davasına destek vermesine rağmen böyle bir tavır sergilenmesinin yadırgandığının ortaya konması olabilir. Ama bazılarının amacı da Filistin’i özellikle hedefe yerleştirmekti ve bununla sadece Ramallah’taki Mahmud Abbas yönetimi değil genel anlamda Filistin cephesi hedef alınıyordu.
Normalde Ramallah’taki yönetim doğrudan Türkiye’yi hedef alan herhangi bir açıklama yapmamakla, Türkiye’ye karşı herhangi bir tavrının olmadığını da bildirmekle birlikte Somali, Katar ve Libya gibi Arap Birliği’nin sonuç bildirisini imzalamama cesareti de gösteremediği için halkının duruşunu yansıtacak bir açık tavır ortaya koyamadı. Bunda tabii başta Mısır ve Suudi Arabistan olmak üzere Arap Birliği’nin başını çeken dikta rejimlerine eli mahkûm olmasının payı vardı.
Ancak şunu özellikle belirtelim ki Ramallah’taki yönetim bugün Filistin halkını temsil konumunda değildir. Çünkü Filistin Özerk Yönetimi Anayasası’na göre bu yönetim miadını çoktan doldurmuştur ve Filistin’de bir an önce seçim yapılması gerekmektedir. Fakat seçimleri kazanamayacağını tahmin eden Abbas yönetimi sürekli çeşitli bahaneler uydurarak erteliyor. Mahmud Abbas en son BM Genel Kurulu’na katılmak üzere gittiği ABD’de Filistin’e döndüğünde seçim tarihini açıklayacağını söylemesine rağmen hâlâ bu konuda bir açıklama yapmadı.
Zaten Abbas’ın Ramallah’ta kurdurduğu hükümet seçimle iş başına gelmiş bir hükümet değildir. Çünkü 2005’te yapılan seçimleri Hamas kazandı. Ama Mahmud Abbas küresel emperyalizmle ve Arap dünyasındaki işbirlikçi rejimlerle anlaşarak Ramallah’ta ikinci bir hükümet oluşturdu ve Filistin halkına zorla bu hükümeti dayattı.
Filistin halkının büyük desteğine sahip olan İslami hareket ise Barış Pınarı Harekâtı’nda Türkiye’nin yanında olduğunu açık bir dille ortaya koydu.