Gazze’ye uygulanan insanlık dışı ablukanın üzerinden on iki yıldan fazla bir zaman geçti. Bu ablukanın kırılması ve Gazze halkına yardım elinin uzatılması amacıyla harekete geçen Mavi Marmara gemisinde gerçekleştirilen vahşi katliamın da sekizinci yıldönümündeyiz.
Bu yıl, Mavi Marmara filosunun Gazze’ye doğru yola çıkmak üzere son hazırlıklarını yaptığı günün yıl dönümünde yani 29 Mayıs 2018 Salı günü Gazze’den dışa doğru ablukanın kırılması amacıyla yeni bir girişim gerçekleştirildi. Bu tarihte “Özgürlük Gemisi” adı verilen küçük bir gemi ablukayı denizden yarmak amacıyla Gazze limanından harekete geçti. Gemide daha çok öğrenciler ve tedavi için Gazze bölgesi dışına çıkmak zorunda olan hastalarla yaralılar bulunuyordu. İşgal rejiminin tehditlerine karşı bu gemiye sahip çıkılması için de uluslararası kurumlara ve insan hakları kuruluşlarına çağrı yapıldı. Ancak ne yazık ki insanlık adına utanç verici bir uygulama olan Gazze ablukasının yarılması ve Gazze halkının kısmen de olsa nefes almasının sağlanması için gerçekleştirilen bu girişime sahip çıkılmadı. Dolayısıyla yolcuları arasında 32 ülkeden insanın ve bunların içinde de birçok önemli şahsiyetin yer aldığı Mavi Marmara gemisine bile saldırmakta tereddüt etmeyen siyonist işgalcinin dünyanın sahip çıkmadığı “Özgürlük Gemisi”nin önünü kesmesi ve dünyaya açılmasını engellemesi zor olmadı.
Gazze limanından harekete geçen Özgürlük Gemisi’nin çok fazla ilerlemesine fırsat verilmeden, etrafı işgalci siyonistlere ait hücumbotlar tarafından kuşatıldı. Sonra bu gemi de aynen Mavi Marmara Gemisi gibi Gazze’nin hemen kuzeyinde bulunan Asdud (Aşdod) limanına çekildi.
Gazze Ablukasını Kırma Yüksek Komitesi tarafından 30 Mayıs Çarşamba günü yapılan açıklamada kaptan dışındaki gemi görevlilerinin ve bütün yolcuların serbest bırakıldığı ifade edildi. Serbest bırakılan yolcular ve gemi görevlileri Gazze’nin kuzeyindeki Erez sınır kapısından yeniden Gazze’ye döndüler.
Gazze Ablukasını Kırma Yüksek Komitesi’nin sözcüsü Edhem Ebu Silmiye’nin de dile getirdiği üzere Özgürlük Gemisi, Gazze’deki iki milyon insanın acılarını ve ümitlerini taşıyarak harekete geçmişti. Mavi Marmara’nın Gazze limanına yanaşmasına fırsat vermeyen siyonist katillerin Gazze limanından harekete geçen Özgürlük Gemisi’ne saldırmalarının kuvvetle muhtemel olduğu da tahmin ediliyordu. Ancak Gazze’nin acılarının sözcüsü olmak isteyen bir grup bütün tehlikeleri ve zorlukları göze alarak harekete geçmek istemişti. Bu arada insanlığın, bu vesileyle siyonist vahşetin Gazze halkına uyguladığı insanlık dışı muameleleri göreceği ve uzattıkları ellerine el verileceği ümidini de taşıyorlardı. Onun için Özgürlük Gemisi’nin Gazze halkının acılarını ve ümidini taşıdığına dikkat çekilmişti. Ama ne yazık ki yola çıkanlar ümit ettiklerini elde edemediler. Küresel kurumlar, insan hakları kuruluşlarının bile pek çoğu siyonist katillerin ablukayı yarma amacıyla harekete geçen gemiye el koymalarına ve onu Asdud limanına çekmelerine sessiz kaldı.
Siyonist katiller aynı gün bir yandan da Gazze’nin muhtelif noktalarına havadan ve karadan saldırılar düzenlediler. Tam anlamıyla bir savaş havası estirildi. Onlarca saldırı düzenlendi. Fakat direnişçilerin katillere küçük çapta da olsa karşılık vermeleri üzerine işgalci siyonistler, bazılarının aracılığıyla yeniden ateşkes şartlarına dönülmesini kabul etti. Fakat işgalcinin bunu kabul etmesi tabii ki güven verici değildir. İşgalcinin taahhüt ettiğine bağlı kalması için onun üzerinde bir baskı gücünün oluşturulması gerekir.