Ahmet Varol Yeni Akit Gazetesi

Hakları gasp ederek refah satmak

Bahreyn’de “refah için barış” sloganıyla düzenlenen ekonomik çalıştayda sözü edilen refahın gerçekte bir serap olduğuna dünkü yazımızda işaret etmiştik. Bunu siyonist işgal...

28 Haziran 2019 | 103 okunma

Bahreyn’de “refah için barış” sloganıyla düzenlenen ekonomik çalıştayda sözü edilen refahın gerçekte bir serap olduğuna dünkü yazımızda işaret etmiştik. Bunu siyonist işgal rejiminin ve onun arkasında duran ABD’nin Filistin’e karşı şimdiye kadar izlediği politikalardan biliyoruz. 

Yine ABD’nin öncülüğünde 1993’te imzalanan Oslo İlkeler Anlaşması’na bağlı olarak da Filistin’e önemli vaatlerde bulunmuşlardı. Vadedilenler karşılığında FKÖ’den İsrail’i tanımasını ve gerçekleştirmiş olduğıu işgali meşru kabul etmesini istemişlerdi. FKÖ ne yazık ki onların taleplerini kabul etti. Vadedilenlerin ise hiçbirini elde edemedi. Filistin halkı bugün, 1993’te Oslo İlkeler Anlaşması’nın imzalanmasından öncekine nispetle daha zor şartlarla karşı karşıyadır. Filistin’deki İslamî direnişin ve işgali meşru kabul etmemekten yana olan diğer direniş gruplarının o zaman da tercihi siyonist işgalin hiçbir şekilde kabul edilmemesi ve özgürlük için mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesiydi. 

Oslo İlkeler Anlaşması’nın imzalanmasından sonra geçen 26 yıllık süreç, siyonist işgal rejimi ve onun arkasında duran küresel güçlerin Filistin halkına vaatlerinin sadece bir seraptan ibaret olduğunu ispat etmiştir. Aynı delikten ikinci kez ısırılmamak gerekir. 

İkinci olarak, bugün Filistin halkından meşru haklarından tamamen vazgeçmesi ve bu haklarının gasp edilmesini onaylaması isteniyor. Böyle bir şeyi kabul etmesi durumunda ABD’nin ve işbirlikçi Arap ülkelerinin Filistin topraklarına yatırımı teşvik edecekleri, yeni iş imkanları oluşturacakları böylece Filistinlilerin de refaha kavuşacakları söyleniyor. Hakları gasp edilen bir kimsenin refaha kavuşması mümkün müdür? Vatanı işgal edilecek, özgürlüğü elinden alınacak, gayri meşru işgali tanıyacak, bu işgale mahkum olacak, işgalcinin merhametine sığınmak zorunda kalacak sonra da kendisine iş imkânı sağlandığı için refaha kavuşacak. Böyle bir şey mümkün müdür? Böyle bir iddiada bulunulması saçmadır. Vatanı ve hakları gasp edilen insanın ülkesine yapılacak yatırımlar zaten kendisi için değil o ülkeyi işgal eden için yapılacak yatırımlardır. Esaret altında iş imkanı sunulmasıyla da refaha kavuşulamaz. 

Üçüncü olarak siyonist işgalci ve onun arkasında duran küresel emperyaliztm ile onun jandarmalığını yapan ihanetçiler yine bilinen politikalarını uyguluyorlar: Para peşin mal veresiye. Üstelik para kesin olarak verilecek ama malın verilmesinin bir güvencesi olmayacak. O sadece bir vaatten ibaret olacak. Oslo İlkeler Anlaşması’nda ve buna bağlı olarak imzalanan diğer anlaşmalarda da aynı politika izlendi. Filistin tarafına uluslararası mekanizmada güvence sağlayan, onun haklarına sahip çıkacak birisi bulunmadığı için de söz konusu anlaşmalara imza atanlar hep aldatıldıklarını, peşin olarak verdiklerinin hiçbirinin karşılığını alamadıklarını gördüler. 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Zihinleri işgal edilenler ülkenin tepesine çökerse! 21 Kasım 2024 | 143 Okunma Sudan’daki eşkıyalar siyonist eşkıyalarla yarışta! 16 Kasım 2024 | 278 Okunma Riyad Zirvesi ve bildirilerin gücü! 14 Kasım 2024 | 1.258 Okunma Dünyada değişen dengeler 09 Kasım 2024 | 43 Okunma En kötüden daha kötü ne olabilir? 08 Kasım 2024 | 128 Okunma