ABD Başkanı Trump, İran’la nükleer teknolojinin sivil amaçlarla kullanılması konusunda yapılan uzlaşma anlaşmasını iptal etmesinden sonra bu ülkeye ambargo uygulamalarının eski şekline döndüğünü açıkladı. Ambargonun birinci hedefi ise İran’ın petrol satışını engellemek. Fakat Trump’ın boykot konusunda aldığı kararlar henüz anlaşmayı bozmadıklarını, anlaşmaya bağlı kaldıklarını bildiren ülkeler açısından geçerli değildir.
Trump, İran petrolünün satışını sıfıra düşürmeyi hedeflediklerini açıkladı. Bunun için oluşacak açığı kapatmak amacıyla da Suudi Arabistan’ın petrol üretimini artırması için Kral Selman’la konuştuğunu ve Selman’ın da bunu kabul ettiğini söyledi. Haber kaynaklarının verdiği bilgilerde de Suudi Arabistan’ın Temmuz ayında günlük ortalama petrol üretimini 11 milyon varile çıkarmayı planladığı dile getirildi.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani geçtiğimiz Salı günü İsviçre’de yaptığı açıklamada İran’ın petrolünün ihraç edilmesinin engellenmesinin bütün bölgenin yani Basra Körfezi bölgesinin petrolünün ihracının engellenmesi anlamına geleceğine dikkat çekti. Ruhani’nin bu açıklaması tabii Hürmüz Boğazı’nın kullanılmasının engellenmesi veya zorlaştırılması ihtimalini akla getirdi.
Trump’ın açıklaması İran’ın petrolünün satılmasını veya taşınmasını engelleme tehdidinde bulunması anlamına gelmiyordu. Onun “İran’ın petrol satışını sıfıra düşürmeyi amaçlıyoruz” derken kastettiği İran’dan petrol alımının sıfırlanmasını sağlamaktı. Bunu da İran petrolünün ihraç edilmesini veya taşınmasını engellemek suretiyle değil de İran’dan petrol alan ülkelere artık almamaları için baskı uygulamakla yapmak istiyordu. Bunda başarılı olması çok zayıf bir ihtimal hatta imkânsızdır. Çünkü ABD’nin son dönemde izlediği ekonomik politika özellikle AB ülkeleri başta olmak üzere birçok dünya ülkesiyle arasının açılmasına neden oldu. İran’a ambargo için bu ülkelere baskı uygulamasından da amaçladığını elde etmesi mümkün değil. Dolayısıyla İran’ın petrol satışlarını sıfıra indirme amacını gerçekleştirmesi şu aşamada mümkün görünmüyor.