İsrail işgal rejimi bir yandan Filistin halkının hak mücadelesini bastırmak ve kendisinin zulüm uygulamalarını emrivaki haline getirebilmek için silahın gücünü sınırsız bir şekilde kullanmaya çalışırken, bu amaçla Batı Yaka bölgesinde peş peşe katliamlar yaparken, gerek bu bölgede ve gerekse Kudüs’te ırkçı tasfiye amaçlı yıkımlarını sürdürürken bir yandan da kendi içinde karışıklıklara sahne oluyor.
Kendi içindeki karışıklıklar göründüğü kadarıyla işgal rejiminin yeni hükümetinin “yargı reformu” planına karşı toplumsal ve siyasi tepkilerden kaynaklanıyor. Netanyahu hükümetinin yargı reformunun, siyonist işgal rejimini bir diktatörlüğe çevirmeyi, bu amaçla yargı denetimini devre dışı bırakmayı, yargı kurumlarının bağımsızlığını ortadan kaldırmayı amaçladığı söyleniyor.
Aslında yargı reformu planı bir bakıma siyonist toplumda, Netanyahu’nun siyasi çizgisine karşı oluşan muhalefeti ve tepkiyi meydanlara taşımak için tansiyonu yükseltici rol oynamış ve siyaset sahnesinde yer alan muhalif kanat da bundan yararlanmıştır. Yani birinci derecede etkili olan sosyopolitik...