Ümmetin birliğini ve idari otoriteyi temsil eden hilafetin etkisiz hale getirilmesinden sonra İslam coğrafyasının küçük parçalara ayrılması dışarıdan yönlendirilen müdahalelere kapıları açık bırakan yönetim sorunlarını da beraberinde getirdi. Bu müdahaleler çoğu zaman halktan değil dış güçler tarafından desteklenen darbeler vasıtasıyla gerçekleştirildi. Sadece yarım asırlık süreye onlarca darbenin sığdırıldığı görülecektir.
Fakat emperyalizmin hizmetindeki sistemleri meşrulaştırmada dayanılan demokrasilerde çare tükenmediği için kullanılan tek araç da sandık değil. Sandıklı demokrasilerden istedikleri sonucu elde edemedikleri zaman silahlı demokrasiye geçmeleri zor olmuyor. Demokrasiye ayar verilmesi için icabında tanklar yürütülüyor.
Halkın büyük bir çoğunluğunun seçimi olsa bile onların çıkarlarının ve hesaplarının tersine olan sonuç hatalıdır, yanlış sonuçtur. Orada demokrasiye mutlaka bir ayar verilmesi, seçenlerin kulağının çekilmesi gerekir. Gerekirse ayar işlemi için sandıklar rafa kaldırılır ve silahlı demokrasi devreye girer. Çünkü onlara göre hatalı seçim yapanların seçme hakları olamaz ve hiç kimse seçme hakkını küresel emperyalist güçler ve onlara hizmet eden yerli işbirlikçiler aleyhine kullanamaz. Kendilerine seçme hakkı ve özgürlüğü verilmiş olanların bunu küresel emperyalizm aleyhine kullanmaya kalkışmaları durumunda hâkim güçlerin de kullandırmama yetkileri olacaktır. Bunun için gerek gördüklerinde tankları, silahları devreye sokmaları yani sopanın ucunu göstermeleri mümkündür ve bundan dolayı kimse onları demokrasinin çizdiği sınırların dışına çıkmakla suçlayamaz. Çünkü onlar gevşeyen vidaları sıkmak, dökülen parçaları onarmak ve böylece halkın özgür iradesinden etkilenmeyecek çelikleştirilmiş demokrasiyle onun karşısına çıkmak için ayar verme haklarını kullanmaktadırlar.
Küresel emperyalizm demokrasi konusunda söylediklerinde hiçbir zaman samimi ve gerçekçi olmamıştır. Çünkü onların anladığı demokrasi kendilerinin çıkarlarına hizmet eden demokrasidir. Bu yüzden Türkiye’de halka karşı darbe yapmaya kalkışanları ve onları yönlendirenleri himaye etmekte, işledikleri suçlardan dolayı yargılanmalarına müsaade etmemektedirler. Üstelik Türkiye’de sivil yönetime karşı darbe girişiminde bulunanların sadece meşru yönetime karşı gayri meşru darbe yöntemine başvurmak dışında başta toplu cinayetler olmak üzere pek çok suç işlediklerini bildikleri halde.
Mısır’daki Sisi cuntasını arsız bir şekilde desteklediler ve hâlen de destekliyorlar. Çünkü bu cunta onların Mısır’la ilgili çıkarlarının ve özellikle de Filistin’de siyonist işgalin planlarının, uyguladığı ablukanın devamının güvencesi olmuştur. Mısır’da halka seçme hakkı verilmesi durumunda bu halkın siyonist işgalle işbirliği yapmamayı tercih eden bir kadroyu seçtiğini gözleriyle gördü ve tecrübe ettiler. O yüzden önce fitne savaşını sonra da silahın gücünü kullanarak yönetime gayri meşru bir şekilde el koyan cuntacıları desteklediler.