Suudi Arabistanlı gazeteci yazar Cemal Kaşıkçı’nın kendi ülkesinin İstanbul’daki Başkonsolosluğu’nun binasında çok korkunç ve vahşi bir yöntemle öldürülmesinin yüzüncü günü münasebetiyle bazı etkinlikler düzenlenerek olayın gündemde tutulmasına çalışıldı. Yapılan etkinliklerde bu süre içinde cesedinin hâlâ ortaya çıkarılmadığına ve Suudi Arabistan’ın da tamamen göstermelik bir şekilde açtığı davanın ilerlemediğine dikkat çekildi.
Ancak cinayetin üzerinden yüz gün geçmesinden kısa bir süre önce Suudi Arabistan’da ilginç bir haber ortaya çıktı. Cinayet timini organize ettiği tahmin edilen, Veliaht Prens MbS’nin de eski danışmanı olan Suud El-Kahtani’nin kayıplara karıştığı haberi.
Washington Post gazetesinin yazarı David Ignatius ise yazdığı bir yazıda Veliaht Prens MbS’nin, cinayet timinin baş sorumlusu Suud El-Kahtani’yle sürekli görüştüğünü, ondan bazı konularda fikir danıştığını, tavsiyelerine başvurduğunu ileri sürdü. Ignatius, Suudi Arabistan’daki bir kaynağa dayandırarak normalde Kahtani’nin Riyad’da mecburi ikamete tabi tutulması gerekirken, son dönemde iki kez Birleşik Arap Emirlikleri’ne ziyarette bulunduğunu ileri sürdü.
Dikkat çekilen bir husus ise onun MbS muhaliflerine karşı sosyal medya üzerinden savaş yürüten ekibinin de başında olduğu iddiası. Bu konudaki iddiaya ise son zamanlarda sosyal medyada özellikle Kaşıkçı ve Kanada’da ikamet eden Ömer Abdülaziz aleyhine yürütülen, bunların Katar tarafından finanse edildiklerini ileri süren karalama kampanyasında Kahtani’nin üslubunun çok belirgin bir şekilde kendini göstermesi gerekçe gösteriliyor.
Önce Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’a dönmesini sağlamak için girişimde bulunan, bunu başaramayınca da onu öldürme planı yapan, bunun için tim oluşturan ve bu timi organize eden, yönlendiren kişi olduğu tahmin edilen ve aynı zamanda cinayet öncesindeki süreçte Veliaht Prens MbS’nin en yakın danışmanı olduğu bilinen Kahtani hakkında Suud yönetimi tarafından 15 Kasım 2018’de yapılan resmi açıklamada onun görevine son verildiği, hakkında soruşturma başlatıldığı ve Suudi Arabistan’ı terk etmesine izin verilmediği, Riyad’da mecburi ikamete tabi tutulduğu belirtilmişti.