Gazetemizde 25 Mayıs 2017 tarihinde yayınlanan “Katar Emiri’ne söylemediklerinin söyletilmesi” başlıklı yazımızda Katar Emiri Temim bin Hamd Ali Sâni’ye nispet edilen bir açıklamanın Katar Haber Ajansı (QNA)’nın web sayfasında yayınlanmasından söz etmiştik. Gerek Emir adına açıklama yapan yetkililer gerekse QNA yetkilileri hemen hızlı bir şekilde açıklama yaparak haberi yalanlamış, QNA sayfasının hacklendiğini haberin de bu suretle yayınlandığını bildirmişlerdi.
Öne sürülen açıklama gizli bir video ile çekilmiş ve o şekilde piyasaya sürülmüş olsaydı belki yine tartışmaya değer bir yönü olabilirdi. Ama önce web sitesinde dayanaksız bir haber çıkması ve hemen ardından yalanlanması sitenin hacklendiği bilgisini teyit eden bir durumdu. Çünkü Katar Emiri böyle bir açıklamayı gizli yapmış olsaydı onunla ilgili haber kesinlikle Katar Haber Ajansı (QNA)’nın sitesine yansımazdı. Açıktan yapmış olsaydı hemen haberin yayınlanmasının ardından yalanlanmasına ihtiyaç duyulmazdı.
Katar yönetiminin ve haber ajansı yetkililerinin ısrarla haberin yalan ve bir komplo neticesinde piyasaya sürülmüş olduğunu belirtmelerine rağmen diğer taraftan Suudi Arabistan’ın güdümündeki El-Arabiyye adlı televizyon kanalı haberin doğru olduğuna insanları inandırmak için yoğun bir şekilde bastırmaya çalıştı. Onun bu yayınını BAE’nin ve yine Suudi Arabistan’ın yön verdiği diğer dikta rejimlerinin güdümündeki muhtelif televizyon kanalları da destekledi. Tüm yalanlamalara rağmen bu kanalların ısrarla haberin doğru olduğuna insanları inandırmaya çalışmaları işin içinde bir oyun ve komplo olduğu gerçeğini biraz daha açığa çıkarır nitelikteydi.
Hadisenin bir başka dikkat çeken yanı da ABD Başkanı Trump’ın iştirak ettiği ve Suudi Arabistan’ın ABD’den askeri malzeme ve silah satın almak için 380 milyar dolarlık anlaşma imzaladığı Riyad buluşmasından hemen iki gün sonra gerçekleşmesiydi. Riyad Zirvesi 21 Mayıs tarihinde, QNA’nın web sitesinin hacklenmesi suretiyle Katar Emiri’ne nispet edilen açıklamayla ilgili haberin yayınlanması ise 23 Mayıs tarihinde gerçekleşti. Dolayısıyla hadisenin böyle sıcağı sıcağına yaşanması Arap dünyasındaki diktatörlerin efendileri Trump’tan aldıkları talimatı vakit kaybetmeden uyguladıklarını, oyunu hemen oynadıklarını gösteriyordu.
Aslında böyle yapmaları onların kirli oyunlarını da açığa çıkardı. Çünkü söz konusu haberin QNA’nın web sitesinde çıkmasının üzerinden on bir gün geçtikten sonra Katar’a karşı ekonomik ve diplomatik savaş ilan etmeleri haber komplosunun arkasında bu çetenin yer aldığını, hackleme işlemini onların adamlarının yaptığını açığa çıkardı. Hackleme işleminin Riyad toplantısından hemen iki gün sonra yapılması da talimatı Trump’tan aldıklarını gösterdi. Araya biraz zaman farkı koysalardı belki her şey bu kadar açık ve belirgin olmayacaktı. Ama Trump’ın, diktatörler çetesinin Katar’a ekonomik ve diplomatik savaş ilan etmelerinin ardından yayınladığı twette Riyad’daki görüşmesi esnasında, ideolojik radikalizmin daha fazla finanse edilemeyeceğini söylediğini liderlerin de Katar’ı işaret ettiklerini söylemesi oyunlarını biraz arsızca oynamaya zaten niyetli olduklarını gözler önüne seriyor. Bu arsızlıkları da kuvvetlerine ve özellikle de arkalarında ABD desteğinin olmasına biraz fazla güvendiklerini gösteriyor.
Diktatörler çetesi Katar’a ilan ettiği savaşta bu ülkenin teröre destek vermesini ve İran’la işbirliği içinde olmasını, bu çerçevede Yemen’deki Husi örgütüne destek vermesini gerekçe gösterdi. Bunlar asıl niyetlerini gizlemek amacıyla kullandıkları kılıflardır ve gerçeği yansıtmamaktadır. Onları asıl rahatsız eden işgalci siyonistleri rahatsız eden şeylerin aynısıdır. Bu konudaki tespit ve değerlendirmelerimize inşallah müteakip yazımızda yer vereceğiz.