Diplomatik ilişkilerde resmi makamları işgal edenlerin muhatap alınması prosedür gereğidir. Dolayısıyla Türkiye’nin de Filistin konusunda resmiyette “Filistin Devlet Başkanı” olarak tanımlanan kişiyi muhatap alması, onunla ilişki kurması ve Filistin halkının sesinin duyurulması amacıyla kendisine konuşma fırsatı vermesi tabiidir.
Ben de, Mahmud Abbas’ın Türkiye’ye geleceğinin resmi olarak açıklanmasından sonra Rehber Tv’de düzenlenen programda bu konuyla ilgili olarak sorulan soruya verdiğim cevapta mevcut şartlarda önemli olanın siyonist vahşete ve zulme karşı ortak tavır sergilenmesi olduğunu, bu açıdan Filistin’deki mazlum ve mustazafların sesinin kimin vasıtasıyla dünyaya duyurulmasını sorun edinmeyeceğimizi, bu açıdan Mahmud Abbas’ın davet edilmesine ve konuşturulmasına da bir itirazımız olmadığını belirtmiştim.
Filistin’de Hamas ve İslami Cihad gibi İslami direnişi temsil eden oluşumlar başta olmak üzere direniş hareketlerinin de bu konuyu sorun yapmadıklarını, Türkiye’nin Mahmud Abbas’la diplomatik ilişkileri geliştirmesine, onu davet etmesine ve...