Soyadı Saklanan olsa da o Filistin’deki, Kudüs’teki zulüm karşısında bariz olmak, oradaki mazlum insanlar için yüreğinde duyduğu acıyı, zalimlere karşı taşıdığı nefreti açığa çıkarmak ve gidip yerinde mücadele etmek gerektiğini düşündü. “Allah’ın bu dünyada bize verdiği en kıymetli varlığımız canımız, onu da niçin Allah yolunda harcamayalım?” diye düşündü ve ölümü göze alarak siyonist katillere karşı, “Bu dava sadece Filistinlilerin, Kudüslülerin davası değil, bakın burada biz de varız!” diye haykırdı.
İmam Hasan Saklanan günümüzün Sütçü İmamı mesabesindedir. Zaten siyonist işgal rejimini en çok endişelendiren de Hasan Saklanan’ın eyleminin bir örnek teşkil etmesi ve başkalarını da cesaretlendirmesidir.
Aslında Gazze direnişiyle Filistin ve Kudüs davası fikri düzeyde küreselleşmiş, siyonist vahşete karşı vicdanları harekete geçiren bir duyarlılık oluşmaya başlamıştır. Ancak siyonist işgal rejimini asıl endişelendirecek olan bu davanın eylem düzeyinde de küreselleşmeye başlaması ve Afganistan’daki Sovyet işgaline karşı oluşan dayanışmanın bir benzerinin...