Sudan’da geçtiğimiz Aralık ayında başlayan halk ayaklanmasının ardından Cezayir, Mısır, Ürdün ve Irak’ta halkın meydanlara çıkması zihinlerde “İkinci Arap Baharı’nın rüzgarları mı esiyor?” sorusunun oluşmasına yol açmıştı. Bu kez halk hareketlerinde ekonomik sorunlar birinci etken olarak öne çıkıyor. Ama nispeten özgürlük ve halkın yönetime iştiraki taleplerinin de bir payı olduğu söylenebilir. Birinci Arap Baharı’nda ise özgürlük ve yönetime iştirak talebi birinci etken sayılıyordu. Ayrıca birinci Arap Baharı’nda olaylar birden patlak vermiş, çok hızlı bir şekilde yayılmış, Suriye’de dış müdahaleler sebebiyle önünün tıkanması üzerine de dikta rejimlerinin çıkardığı ve karşı devrimler olarak nitelendirilen fitne hareketleri vasıtasıyla halkın kazanımlarının büyük bir kısmı geri alınmış, dikta yönetimlerinin devrildiği ülkelerden bazıları iç çatışmaların içine çekilmiş, Mısır da askeri darbe vasıtasıyla eskisinden daha kötü bir totaliter rejime geri dönmüştü. Bu sefer ki olayların ise eskisi kadar hızlı yayılmadığı, zaman zaman aksadığı ama halktaki memnuniyetsizliğin, rahatsızlığın devam ettiği görülüyor.
Irak’ta gösterilere Şii inancına göre düzenlenen Erbain törenleri sebebiyle ara verildiği sırada Lübnan’da birtakım ekonomik sıkıntılar ve iletişime getirilen yeni vergiler özellikle de whatsappta sesli görüşmenin paralı hale getirilmesi halkın meydanlara çıkmasına, hükümetin istifasını talep etmesine neden oldu.
Olayların patlamasına whatsappta sesli görüşmelerin ücretli hale getirilmesi için bir tür vergi uygulaması getirilmesi neden olduğundan Lübnan halkının isyanı da whatsapp isyanı veya iletişim isyanı olarak nitelendirildi. Ancak olayları yakından izleyenlerin yorumlarına göre olayın bu şekilde sadece whatsapp görüşmelerinin ücretli hale getirilmesine indirgenmesi meselenin biraz sulandırılması anlamına geliyor. Çünkü Lübnan halkı zaten ekonomik sıkıntılardan dolayı uzun süreden beri şikâyetçiydi ve birbirini izleyen muhtelif sıkıntılar, bu arada siyasetçilerin mal varlıklarının artması tepkilere neden oluyordu. Bu son iletişim vergileri ise bardağı taşıran ve sosyal patlamaya neden olan hadise oldu. Asıl neden ise devam eden ekonomik sıkıntılardır.
Meydanlara çıkan ahali siyasetçilerin ellerindeki maddi imkanların genişlemesine rağmen halkın ekonomik sıkıntılarının artmasını tepkilerine gerekçe olarak gösteriyor. Bazı siyasetçilerin eski durumlarıyla mevcut durumlarını kıyaslayarak bu yere ne yolla geldiklerini sorguluyorlar. Bu yüzden de hükümetin istifa etmesini talep ediyorlar.
Ancak Lübnan’da toplumsal yapı gibi siyasi mekanizma da kırılgan bir özelliğe sahip. Mevcut hükümetin oluşturulması bile uzun pazarlıklardan, görüşmelerden sonra mümkün olabildi. Bu hükümetin istifa etmesi durumunda yeni bir hükümet formülünün oluşturulması çok uzun bir zaman alabilir ve bu süreç içinde ülke istikrarsızlığın ve kaosun içine sürüklenebilir.