Hani meşhur bir söz var; “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık!” diye. Malum bununla, “Aslında iki taraf da kabahatli ama ne yapacaksın; iki taraf da sana ait, hangisini kollayıp hangisini suçlayacaksın!” anlamı kastedilir. Ama bazen de bunun tam tersi durumlar karşınıza çıkabiliyor. Karşı karşıya gelenlerin her ikisi de çirkin işlere bulaşmıştır ve kimseyi sahiplenmeye, kollamaya gerek yok. Nijer’de de işte böyle bir durum söz konusudur. Tıpkı Sudan’da son dönemde cuntacılar arasında çıkan savaşta olduğu gibi.
En başta şunu belirtelim ki darbe yoluyla, silahın gücünü kullanarak ve zor kullanarak siyasi iktidara el koymak Mısır’da ne kadar çirkinse Nijer’de de o kadar çirkindir. Fransız sömürgecileri ülkeden kovma gibi bir amaçlarının olduğunu ortaya koymaları darbecilerin yaptığını temize çıkarmaz. Ülkelerinin ulusal kaynaklarını sömürgecilere peşkeş çeken ve bağımsız bir ekonomik yapı inşa etmesine sürekli ayak bağı olan kadronun seçimle iş başına gelmiş olmaları da onları haklı çıkarmaz.
Bunu belirttikten sonra Avrupa ve ABD’nin demokrasi hamiliğinde...