Mısır’da, halkın ayaklanmasıyla devrilen dikta rejimini geri getirmek amacıyla gerçekleştirilen askeri darbenin üzerinden beş yıl geçti.
Arap dünyasındaki dikta rejimleri küresel emperyalizmle de işbirliği yaparak halkların özgürlük mücadelelerinin önünü kesmek ve kazanımlarını geri almak amacıyla bizim “fitne savaşı” olarak isimlendirdiğimiz bir karşı savaş başlatmışlardı. Bu fitne savaşları diktatörlerin devrildiği ülkelerin her birinde ayrı bir şekilde yürütüldü. Mısır’da da “Baltacı fitnesi” adı verilen bir fitne savaşı başlatıldı. Bu fitne savaşının amacı halkın iradesiyle seçilmiş olan yönetimin kendiliğinden çökmesine yol açmaktı. Fakat Baltacı fitnesini uzun süre finanse etmelerine rağmen bunu başaramadılar. Bunun üzerine General Abdülfettah Sisi’nin devreye girerek askerî darbe gerçekleştirmesini sağladılar.
Mısır’daki fitneye dışarıdan destek veren Suudi Arabistan, BAE gibi dikta rejimleri, halkın iradesiyle seçilen Muhammed Mursi’ye karşı 30 Haziran 2013’te bir sivil darbe gerçekleştirilmesini planlamışlardı. Bu yüzden Baltacı fitnesi çerçevesinde istihdam ettikleri takımlarını meydanlara çıkarmak istediler. Fakat o gün Mursi’ye destek amacıyla çok daha büyük kalabalıkların meydana çıkması üzerine amaçladıklarını gerçekleştiremediler ve 3 Temmuz 2013 tarihinde Sisi askeri darbeyi gerçekleştirdi.
Darbenin sınır aşan en önemli boyutunu açığa çıkaran gelişmeler darbecilerin ilk icraatları oldu. Olayın bu boyutunu zaten siyonist işgalcilerin yönlendirdiği medyanın yürüttüğü antipropaganda ve psikolojik yıpratma savaşı da dışa vuruyordu.
Darbecilerin ilk icraatları Mursi döneminde kademeli bir şekilde etkisiz hale gelmeye başlayan Gazze ablukasının yeniden kaskatı bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla Rafah sınır kapısını kapatmak oldu. Bu uygulamalarına da bölgede istikrarsızlık ve bazı karışıklıklar olmasını gerekçe gösterdiler. Bunun yanı sıra Gazze’nin hayat damarları olarak nitelendirilen tünelleri tamamen kapatmak veya kullanılamaz hale getirmek için de ellerinden geleni yaptılar.