2000 yılı Eylül ayının sonuna doğru patlak veren Aksa İntifadası’nın başlangıç günlerinde yaşananları televizyondan izlemiş olanlar belki hatırlayacaktır. Gazze’de işgal güçlerinin saldırıda bulunduğu sırada, bir baba henüz 8 yaşında olan çocuğunu arkasına saklayıp bir köşede diz üstü çökmüştü.
Çocuğunu siyonist vahşetten korumaya çalışırken bir yandan da, en azından insanlıktan biraz nasiplerinin olabileceği ve insafa gelebilecekleri ümidiyle işgalci askerlere; “Ateş etmeyin, arkamda çocuk var!” diye bağırıyordu. Ama o böyle bağırınca işgalci askerler tam da aradıklarını bulmuş gibi silahlarını çocuğa çevirip onu hedef alarak katletmişlerdi. Muhammed Cemal Ed-Durre adındaki bu çocuk Aksa İntifadası’nın sembolü olmuştu.
Bundan daha korkunç bir olay 1 Haziran Perşembe akşamı, Filistin’in Batı Yaka bölgesindeki Ramallah’a bağlı Salih Peygamber Köyü’nde yaşandı. Ama dünya kamuoyunun pek dikkatini çekmedi. Belki de siyonist işgalcilerin çocuk ve bebek cinayetlerinin artık iyice rutinleşmesi ve dünya kamuoyunun da buna alışması sebebiyle.