Tarihe bakış konusunda meşhur söz var: Bir yaşanmış bir de oluşturulmuş tarih vardır.
Yaşanmış tarihin ortaya çıkarılması için taraflılıktan uzak bilimsel araştırmalar yapılması gerekir. Oluşturulmuş tarih ise ideolojik temelli bakış açısıyla ve tarihi olduğu gibi değil işimize geldiği gibi okumaktır.
Suudi Arabistan, kuruluş tarihini iki asır geri çekmeyi kararlaştırdı. Kararda ilk Suudi devletinin 1727’de kurulduğu, başkenti Diriye olan bu devletin, yüzyıllarca süren istikrarsızlık ve bölünmüşlükten sonra Arap Yarımadası’nda birliği tesis ettiği ileri sürülüyor.
Bu iddianın, birinci kısmındaki saçmalığı çok da önemsemeyelim ama ikinci kısmındaki saçmalık hiç de yenilir yutulur cinsten değil.
Aslında bu, Suudilerin ideolojik bakış açısını dillendirenlerin ilk kez ortaya attıkları bir iddia değil. Tarihlerde bazı farklılıklar olduğu söylenebilir.
Bugünkü Suud yönetiminin ilk tohumlarını atan kişi olduğu düşünülen Muhammed ibnu Suud, 1727’de Diriye’de, o zaman Osmanlı Devleti’ne bağlı topraklarda varlığını sürdüren bir kabilenin başına geçmişti. İşte bugün Suud rejiminin ilk Suud devletinin kuruluşu diye iddia ettiği olay bu. Bu anlayışa göre bugün yer yüzünde ne kadar kabile varsa hepsine devlet, başkanlarına da kral, emir, sultan vs. demek gerekir.