1984’te üniversite tahsilimin son yıllarında bir yandan da gazetecilik alanında çalışmaya başladığımda, en çok zihinleri meşgul eden hususlardan biri siyonistlerin “Büyük İsrail” ideali peşinde hızla ilerledikleri iddiasıydı. Siyonistlerin 1897’de Basel Konferansı’nda, birinci elli yılda “İsrail” devletini kurmayı, ikinci elli yılda da “Büyük İsrail” idealini gerçekleştirmeyi planladıkları, birinci gayelerini 14 Mayıs 1948’de resmen İsrail’in kuruluşunu ilan ederek gerçekleştirdikleri, ikinci gayelerine de kendilerini çok yakın gördükleri ileri sürülüyordu. Yürütülen medya savaşı neticesinde bu, kafalara bir ön kabul olarak yerleştirilmiş ve özellikle İslami kesim bu konuda ciddi şekilde endişeliydi.
Zihinleri işgal eden bir diğer düşünce de İsrail’in yenilmez olduğuydu. O yüzden olacak, aradan yıllar geçtikten sonra, 2005’te siyonist işgalci Gazze’den çekilirken İslami kesimin yazarları ve fikir adamları bile bunun bir taktik olduğunu, siyonistlerin geri dönmek üzere çekildiklerini söylüyorlardı. Bazı samimi dostlarıma, İsrail’in herhangi bir geri dönüş planı olmadığını, Gazze’de deniz kıyısına yüklü...