Bugün dünyaya hükmetme iddiasındaki global güçler ve onların uzak karakolları görevi yapan yerli zulüm rejimleri ayrıntıya dair konularda farklı görünümlere sahip olsalar da hepsinin sahip olduğu bir ortak özellikleri var. O da zalim olmalarıdır. Bu özellikleri onların yerine göre birbirlerinin ayaklarına basmamalarını hatta çıkarlarının gerektirdiği yerlerde zulümde işbirliği içine girmelerini, birlikte hareket edebilmelerini sağlıyor. Bundan dolayı yerine göre karşıt cephelerde ve birbirine düşman görünenler dahi zulümde ittifak kurabiliyor, çıkar işbirliği yapabiliyorlar.
Haklarını ve özgürlüklerini isteyen halkların meydanlara çıkmaları üzerine hep birlikte telaşa kapılmaları ve aralarındaki ihtilafları unutarak çıkar hesapları etrafında işbirliği yapmaktan kaçınmamaları da bu ortak özellikleri sayesinde olmuştur. Böylece, pazarladıkları sistemleri ve ideolojileri kutsallaştırmak amacıyla ağızlarına sakız ettikleri demokrasi, insan hakları vs. gibi kavramlarda da samimiyetten ve gerçekçilikten ne kadar uzak oldukları ortaya çıktı.
Halkların özgürlük mücadelelerini karalamak amacıyla çirkin teoriler geliştirenlerin, zulme başkaldıranları töhmet altına sokmak için iddia ettikleri karanlık ilişkilere bizzat kendilerinin girdikleri de ortak özellikleri zalimlik olan güçlerin çıkar ilişkilerinin gün yüzüne çıkmasıyla iyice açıklık kazandı. Bugün Mısır’da Sisi canavarının, Yemen’de fitne savaşının arkasında işbirliği yapanların Suriye’de de aslında Baas’ın geleceğini kurtarma amaçlı karanlık oyunlarda ittifak kurdukları şüpheye mahal bırakmayacak derecede açıklık kazandı.
Dolayısıyla zulme başkaldıranlar sadece yerli diktatörlere ve onların arkasında duran bölgesel güçlere karşı değil uzak karakollarını kaybettiklerinde global hâkimiyetlerini de kaybedecekleri telaşına kapılan uluslararası güçlere karşı da savaşıyorlar. Üstelik bu zalimler kendilerinin vahşi saldırılarına gerekçe oluşturabilmek ve sergiledikleri tutumları haklı çıkarabilmek için, ne amaçla rehin alındıkları bile bilinmeyen insanların kafalarını keserek yahut onları kafeslere kapatıp yakarak filmlerini çeken sonra da videolarını dünya kamuoyuna “bakın işte İslam devleti budur” demek için reklam filmi olarak seyrettiren maskeli örgütlerin her türlü şüphe ve tereddüdü içinde barındıran politikalarından yararlanıyorlar.
O yüzden bugün zulme karşı mücadele çok da kolay olmuyor tabii ki. Bir yandan global zulümle, bir yandan bölgesel bir yandan ulusal görünümlü zulümle uğraşırken bir yandan da onların zulümlerine dayanak oluşturmak için sergiledikleri vahşet manzaralarının filmlerini dağıtmaları yetmiyormuş gibi bir de kendilerinden olmayanları tekfir ederek hepsinin öldürülmesi talimatlarıyla düzenledikleri saldırılarla sürekli ayak bağı olan karanlık güçlerle uğraşmak zorundasınız.