‘Al başına çal, olmaz olsun böyle iki yüzlü, çifte standartlı insan hakları savunuculuğu’ diye terslenmişliğim var benim de bu örgüte. Türkiye’ye gelince, toplumsal olaylarda vandallık ve şiddet gösterilerine demokratik hak muamelesi yapıyor diye kızıyordum. Polisin aşırı ve orantısız güç kullanımına demediğini bırakmazken. . . Meşru ve masummuş gibi, gösterici şiddetinin üstünde o kadar durmuyordu. Ben de bunu, sandık yerine sokakta iktidar devirmeye hevesli devrimci şiddetle aralarındaki ideolojik akrabalığa veriyordum. Görmezden gelmenin ötesinde hoş gördüğünü düşünüyordum. Neydi o Gezi gulgulesinde bastığı cayırtılar, kopardığı vaveylalar, bire bin katan yangın yapmalar, uluslararası topluma ‘katliamı durdurun’ feryadı basar gibi çığlık çığlığa çağrılar. .