AJANLARI tutuklanınca Hans çıldırmış, Gabriel kudurmuş, Merkel deliye dönmüş... Ama Türkiye eski Türkiye değil, yemezlermiş...
Kontratak mı dersiniz, karşı propaganda mı, nefsi müdafaa mı... Alman hükümetinin tepkilerine verdiğimiz karşılık bu.
Türkiye, sıkça tekrarlandığı gibi eski Türkiye değil, çok doğru. Fakat bu refleksler, eski Türkiye’nin reflekslerine benzemiyor mu?
‘En iyi savunma saldırıdır’ taktiği
Alın Büyükada operasyonunu... İnsan hakları savunucularının toplantısı basılmış, kamuoyuna ‘casus avı’ olarak yansımıştı ya...
Devam eden ve gizlilik gerekçesiyle delillerin açıklanmadığı bir soruşturmada şüpheliler, her gün manşetlerden suçlu diye afişe ediliyor. Mahkûmiyetleri kesinleşmiş gibi bağıra çağıra ‘terörist’ deniyor, suçları sabitmiş gibi ‘ajan’lıkları ilan ediliyor.
Neyle suçlandıklarını, elde ne gibi somut kanıtlar bulunduğunu soranlar da ‘ajanı’na sahip çıkmakla, ‘terörist’ini korumakla, ‘adamları’ enselenince panik yapmakla suçlanıyor.
Almanya’nın alarme olması, Peter Steudtner’in ajanlığının başlı başına bir ispatı diye lanse ediliyor. Yarası olmasa gocunur muydu mantığı...
Almanları zıplattığına göre, demek ki yakalananlar kesin Alman casusu, öyle mi?
HAKLIYKEN HAKSIZ DURUMA DÜŞMEMEK İÇİN
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Almanya’da casus muamelesi gören vatandaşlarımızı, imamlarımızı hatırlattı. Haksızlığa uğrayan derneklerimizi, vakıflarımızı... Kucak açılan FETÖ hainlerini, PKK teröristlerini...
Kimse bize yan bakamasın, yüzümüze parmak sallayamasın, bizi hizaya sokmak kimin haddine de... Tehdide boyun eğdiğimiz, şantaja pabuç bıraktığımız nerede görülmüş tamam da... Gerek Sözcü Kalın, gerekse Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na katılmamak ne mümkün de...