Bir aşırılık, başka bir aşırılıkla düzeltilmez.
Sezen Aksu’yu hedefleştirmek uğruna kaçırılan ölçü, Kabaş’ın “çirkin” sözleri ölçüsüzce büyütülürse kapatılır zannediliyor.
İktidar kuvvetleri sıraya girdi. Sedef Kabaş’ın Cumhurbaşkanı’na atasözlü göndermesini, “milli iradeye saldırı” ilan ettiler.
Bir tarafta tüm heybetiyle devletten, diğer taraftaysa bir kişiden ve ayarsızlığından, dil kusurundan söz ediyoruz.Olsa ne yazar ama tehdit de mevzubahis değil, sivrilik yahut densizlik.
En fazla ayıplar, kınar geçersin. Kesmezse hakaretten yargıya şikayet edersin.
Duymayanlara da duyurma çabasıyla bir kampanyaya çevirmezsin.
Cumhurbaşkanlığından Kalın’la Altun, AK Parti’den Çelik’le Kurtulmuş Kabaş’a verdi veriştirdi.
Adalet Bakanı Gül, hak ettiği karşılığı bulacağını söyledi.
Aslolan tutuksuz yargılamakken hakim, kaçma ihtimalini kullanarak tutuklama verdi.
Meclis Başkanı Şentop da eksik kalmadı, Kabaş’ı suçlu buldu.
RTÜK, Kabaş’ın konuştuğu Tele1’e ceza yağdırdı.
Kabaş’ın dili rahatsız edici. Ama iktidar, var kuvvetiyle üstüne çullanmasa çoğumuzun haberi bile olmayacaktı.
Göndermesinin kaba, ağır, nahoş, saygısızca ve kabul edilemez olması, iktidarın tepkisini orantılı, makul, haklı ve en önemlisi hukuki yapmıyor.
Ayrıca Kabaş’ın tutuklanmasını haklılaştıran Akit gibi iktidar mecralarının ağzı, daha mı temiz? Kabaş’ınkinden çok daha kusurlu ve bozuk.