İktidar sözcülerinin dediklerinden şu anlaşılıyor:
Ukrayna savaşı; Türkiye’nin NATO’daki ağırlığını, ABD için önemini, Batı için vazgeçilmezliğini bir kez daha ortaya çıkardı.
Kendi kendimize çalıp oynayalım, kuru kuruya böbürlenelim diye anlatılmıyordur bunlar.
Ola ki Batı anlamadıysa diyedir döne döne, uzun uzadıya hatırlatılması.
‘Anlasın ve bizi arasınlar’ beklentisi, hemen seziliyor arkasında.
Biden, Johnson, Macron ve Scholz dörtlü hat kurmuş, aralarında konuşuyorlar.
ABD ile İngiltere, Fransa ve Almanya, ortak hareket ediyor.
Ama ateş çemberindeki müttefikleri Türkiye, kriz masasında yok.
Aralarına almak istemediklerinden mi?
Türkiye’nin öneminin, oynayabileceği rolün ve rol üstlenme arayışının farkında olmadıklarından mı?
Rusya’yla Ukrayna Dışişleri bakanları, bugün Antalya’da buluşuyor. Batı’dan fark edilmeyecek gibi değil.
Yine de Ankara’nın telefonlarını ardı ardına çaldırmalarına yetmiyor.
Karşılıklı bir bekleyiş havası hakim.
İki taraf da bir kulağı telefonda aranmayı bekliyor. Şemsiyeyi açıp öylece yağmuru bekler gibi.
Kıymet bilme sırasının kimde olduğu konusunda, Batı başkentleriyle Ankara arasında bir görüş ayrılığı yaşandığını düşündürüyor.
Mesele, kimin kime daha muhtaç olduğunda düğümleniyorsa...
“Abanın kadri, yağmurda belli olur” derler.
“Aba, bizim kıymetimizi bilsin” demez atasözü.
“Bizi aramayan kaybeder, onlar düşünsün” tavrı, abayla inatlaşmak...