DİKKAT ediyor musunuz; Can Dündar'la Erdem Gül'ün içeride tutulmasını sellemehüsselam savunan kimse yok.
Tutuklamayı yerinde gören hâkim ve savcıdan başka. Onun dışında,
bir de içten gelmeyen, mahcup ve zorlama birkaç kem küm
müstesna.
Tutuklama tedbirini lam’sız cim’siz, çekinmeden, bodoslama savunan
aklı başında kimse çıkmıyor.
* * *
O kadar ki... MİT TIR’ı haberlerinin hedefindeki isimlerden bile
tereddütsüz hak veren hani nerede!
Başbakan Davutoğlu, ‘aslolan tutuksuz yargılamadır; tutukluluk,
ancak zorunlu hallerde başvurulan istisnai bir tedbirdir’ demedi mi
her sorulduğunda?
Cumhuriyet’in MİT TIR’ı yayınlarına en sert tepkiyi gösteren
Cumhurbaşkanı Erdoğan, o gün bugündür tek söz mü etti? En azından
tutuklu yargılama kararıyla arasındaki mesafeyi koruma özeni
sergilemiyor mu?
En son Bilal Erdoğan, İtalyan gazetesi Corriere della Sera’ya
konuştu. Bakın bakalım o savunuyor mu tutuklanmalarını?
* * *
“Türk hükümetinin IŞİD’e silah gönderdiğini yazdılar. Hangi ülkede
böyle bir habere tolerans gösterilebileceğini bilmek isterim” diyor
demesine... Cumhuriyet’in yayınlarını yerden yere vuruyor
vurmasına...
Fakat şunu da görmezden gelmeyelim.
Can Dündar’la Erdem Gül’ün tutukluluğuna şiddetle itiraz edenlerden
benim gibi bazılarının o haberlere tepkisi de aşağı kalmaz.
Yine de iş tutuklu yargılamaya gelince, Bilal Erdoğan dahi biraz
durup düşünmek zorunda hissediyor kendini.
Ölçüsünü, orantısını tartarak konuşuyor. İnceden şerh düşmeden
kapatmıyor meseleyi.
“Gazetecilerin tutuksuz yargılanmalarını tartışabiliriz” diyor.
Ancak ondan sonra “Ama bunlar yargının karar vereceği teknik
konulardır” diyerek topu hâkime, savcıya atıyor.
* * *
Meseleyi salt bir yargı tasarrufu olarak ele almadaki
indirgemeciliğe ve kolaycılığa rağmen tutuklu yargılamayı gözü
kapalı savunmamasını anlamlı buluyorum.
Hatta isterseniz, tutukluluğu gazete sayfalarında sorgulamaya bu
kadar yaklaşmış olmasını değerli de bulduğumu söyleyebilirim.
Müşterek bir vicdanın hepimizde olgunlaşmaya başladığına
delalettir.