DİYANET, cemaat ve tarikat liderlerini davet edecekmiş.
Nakşi'sinden Kadiri'sine, Nurcusundan Süleymancısına bir liste
çağrılacak.
Diyanet’in şemsiyesi altında toplanacaklar, cemaat ve tarikatların
şeffaflaşma sorunlarını yüz yüze masaya yatıracaklar.
Devlet işleriyle cemaatlerin din, iman hizmetlerinin arasına nasıl
bir çizgi çekileceğini tartışacak, belki ortak bir deklarasyona
bağlayacaklar.
Fakat buna sevineceğine rahatsız olanlar var.
Vay sen misin devlet nezdinde tarikatları meşrulaştıran diye, bir
kesim telaş edip Diyanet’e diş gıcırdatıyor.
***
Diyanet mi icat etti bu yapıları, hayır.
Cemaatler hayatımızın bir gerçeği mi, gerçeği.
Tarikatlar bir sosyal olgu mu, olgu.
Şeyhlik yok demekle yok oluyor mu, olmuyor.
Kaybolsunlar deyince ortadan kayboluyorlar mı, kaybolmuyorlar.
Tekke ve zaviyeler kanunla yasaklanınca tekke ve zaviyelerin kökü
kurudu mu, kurumadı.
***
Öyleyse Diyanet’in yaptığı iyidir.
Yeraltına itilmektense bırakın cemaat ve tarikatlar yerüstünde
faaliyet göstersin.
Denetim dışı kalmalarındansa bırakın devletin merceği altına
girsinler.
Karanlıkta kalmaktansa bırakın şeffaflaşsınlar.
Yasaklı olmaktansa bırakın yasal statü kazanmaya zorlansınlar.
Devlet tarafından dışlanmaktansa bırakın tanınsınlar, muhatap
alınsınlar, denetlensinler çok daha iyidir.