Ulema ihtilafa düştü, Kılıçdaroğlu’nu protesto için CHP’ye karşı yürümenin serbest olup olmadığını tartışıyorlar.
Gezicilerin başını kesme çağrısı tek kelimeyle bile kınanmadığına, zevahiri kurtaracak bir soruşturma bile usulen açılmadığına göre... Demek ki ‘kahrolsun CHP’ diye bağırmak serbest yorumunda birleşiyor bir görüş.
Diğer bir görüşe göre ise barışçıl demokratik yürüyüş için, velev ki CHP’ye yönelik de olsa, sokağa her türlü çağrı ve icabet fiilen yasak.
Yol olur, serbest zannedilir slogan atmak, halkı yanlış düşüncelere sevk eder, kötü örnek teşkiline izin vermemek en iyisi...
Hatta bu görüş, bir ek gerekçeyle de güçlendiriliyor.
İçişleri Bakanlığı üşenmeyip denetlemiş, Mahmutpaşa’ya kadar teftişten geçirmiş. Ne ki sarı yelek üretiminde ve satışlarında en ufak bir kıpırdanma tespit edilememiş.
Bu konudaki istihbarat raporunun, ilgili makamlara arz edildiği de yazıldı, çizildi.
Sarı yelek satışlarının patladığına, yelek yığınağı ile gizlice örgütlenildiğine, yeni bir Gezi başlatmak için hazırlık yapıldığına dair rivayetlerin, bizzat Bakan sunumuyla yalanlandığı da yer aldı haberlerde.
Bakan’ın, korku pompalayan yaygara ve kampanyalar için ‘Yersiz paranoya, aslı astarı yok, rahat olun’ dediği, kulis bilgilerine yansıdı. İnkâr eden de çıkmadı.
Yine de toplum tedirgin edilmeye, korku havası körüklenmeye devam ettiğine göre doğru tedbir budur. Kesin çözüm, haktı değildi demeden yasaklayarak gösterinin ihtimalini, olma olasılığını toptan bertaraf etmektir.
Eh, görüş ayrılıkları bununla kalsın; Sarı Yeleklilerle inatlaşarak, tokat niyetine oy atmak için seçime gidilecekse ikisi de saygın, ikisi de makbul.