TERÖRE laga lugasız tavır alırsanız, terörle mücadeledeki eksikleri, gedikleri, hataları sorgulamaya da hakkınız olur.
Kimse terör örgütünün ağzıyla konuştuğunuzu, PKK propagandası yaptığınızı söyleyemez.
Kimse ‘terör destekçisi’ yaftasını yapıştıramaz size.
Sırf orantısız güç kullandığında devleti kınadınız, hukuk dışına çıktıklarında devlet görevlilerini payladınız diye size bunu yakıştıracak insafsız peydahlanmaz mı?
Yine peydahlanır ama üstünüze yapışmaz.
‘1100 akademisyen’ olayında durum bu mu peki?
Değil.
* * *
Devletin terörle mücadele operasyonlarını eleştirmiyor yayımladıkları bildiri. Doğruca vatandaşına şiddet uygulamakla, halkına karşı katliam yürütmekle suçluyor.
Devletin katliam yaptığı iddiası, yenilir yutulur bir itham değil ki sadece sırılsıklam devlet muhiplerine dokunsun.
Cabası da var; yayımladıkları sözüm ona barış bildirisinde terör örgütünün adı bile ağza alınmıyor, cinayetlerinin lafı dahi edilmiyor.
Ortada hendek zorbalıkları, özyönetim dayatmaları, PKK vesair yokmuş, o bir kuyruklu yalanmış gibi; ucundan bucağından dahi bahsi geçmiyor.
* * *
PKK oldu-bitti’ler peşinde değilmiş, ülkenin bir bölümünü ‘TC’ devletinden koparıp silah zoruyla kendisi yönetmeye çalışmıyormuş, Sur’da, Cizre’de halkın canı pahasına fantezilerini prova etmiyormuş gibi düşünürseniz... Devletin, vatandaşlarından gelen masumane demokratik hak taleplerini tankla, topla, tüfekle bastırmaya kalkıştığını, despotluk ettiğini filan yazan bildiriyi haydi haydi imzalarsınız.
Sanki terör örgütünün orada denediği ‘özyönetim’ emrivakilerinden, halkın yönetimi kastediliyor.
Sanki halka ‘Kantonda yaşamak istiyor musunuz’ diye fikri sorulmuş da onayı alınmış.
Sanki halkın yüzde 80’lerle belediye başkanı seçtiği yerlerde kamu otoritesi tanınıyor, halkın demokratik seçimi yok sayılmıyor, iradesine darbe vurulmuyor, rızası gasp edilmiyor.
PKK’nın orada tatbikata koyduğu ‘devrimci halk savaşı’na halk katılıyor sanki.
* * *
Giriştikleri eylemlerle o eylemlere koydukları isimler arasında ters orantı yok zannedersiniz.