Bizzat başıma geldi. Cenaze namazı kılınmış, kabir başındayız. Müftü, dua okuyor...
Nasıl oldu anlamadan duadan çıkıp iktidarın propaganda diline sapmasın mı!
Güya ülkenin dış güçlerle mücadelesine destek vermeyen vatan hainlerine beddua etmeye başladı. Allah “onlar”ı şöyle kahretsin, böyle perişan etsin diye ilendi durdu.
İktidar dilinde “onlar”, bütün siyasi muhalefet. İlaveten, iktidara yanlışını söyleyen herkes.
Ve onlardan cenaze başında kafi miktarda vardı. Bu şuursuzluğa, diş sıkıp katlanmak zorunda kaldılar.
Ne cenazeye saygı duydu propagandist müftü, ne sevdiklerini toprağa veren yakınlarının acısına. Ne de duaya hürmet etti. Aklı fikri siyasetteydi. Dinle diyanetle alakası, siyasete alet ettiği kadar...
Cenazeye, mezarlığa bile sokulan partizanlık, camiye mi sokulmayacak!
Böyle müftüsü olan Diyanet’in, Konya’daki gibi de cemaati kışkırtan imamları olur. Başka ne olacaktı?
Katledilen meslektaşları için eylem yapan doktorların dayağı, öldürülmeyi hak ettiğini, Cuma hutbesinde söylemişti. O imama, lütfen soruşturma açıldı.
Sağlık Bakanı Koca, takipçisi olacağını duyurdu. Gereği yapılana dek peşini bırakmayacakmış.
Bakan, Hekim-SEN’in ‘doktorlara silah ruhsatı verilsin’ önerisine ise karşı. “Hastayla hekim nasıl hasım gibi gösterilebilir” diye.
Doktorları silahlandırmak çare değil. Doğru ama yetmez.
Öyleyse doktorlara saldıranların silahsızlandırılmasını da istemeli Sağlık Bakanı. Silaha ulaşmalarının zorlaştırılmasını da.
Hala yetmez...
Bakan Koca, hastaları doktorlara karşı kışkırtan, doktorları halk düşmanıymış gibi kötüleyen kampanyalardan bahsediyordu. Ve eski olayların, bu amaçla yeni yaşanmışçasına servis edildiğinden...
Demek ki, iktidar mecralarında dönen kirli propagandadan haberdar. Fakat bu tür fişlemeleri dikkate almamayı öneriyor.
Halkı doktorlara düşman eden, sözde halkçı medya.
Bu nefret suçları görmezden gelinirse...
Tabipler Birliği’ni, terör yanlısı ve milli güvenlik sorunu olarak lanse eden gazetelerin elinden, kin ve düşmanlığa tahrik silahı alınmazsa...
Doktorlar nasıl güvende olacak?
İmam hatipli Dr. Ekrem Karakaya’nın öldürülmesine tepki olarak, meslektaşları ayağa kalkmıştı. “İçkilerine laf ettirmeyen doktor arkadaşlar, masum hastaları mağdur ederek şiddeti protesto etmeye karar vermişler” diye bile hedefleştirildiler.
Açık nefret söylemiydi. Instagram’ında fütursuzca işleyen kişi ise Cumhurbaşkanlığı danışmanı Mariam Kavakçı.
Uyarılmayacak mı?
Halkçı geçinmek adına, siyasi istismar için onu camiye sokan, minbere çıkaran iktidar takımının elinden nefret ve düşmanlaştırma silahı alınmayacaksa...