AK Parti Sözcüsü Çelik ile fırıncı Cihan Kolivar'ı karşı karşıya getiren davayı biliyorsunuz.
Kolivar, ekmeğe değil ama ekmeğe aşırı abanılmasına kaba laf etti.
Çelik ise aslanın ağzındaki ekmek konusunda hassas. Partililere simit-şalgam dağıtırken CHP'lilerin hamburger sevdasını yereli üç gün olmadı daha. Onlar ABD, İngiltere sokaklarında hamburger ararken Yüreğir'in simidi, Adana'nın çayıyla beslendiklerini söyleyerek CHP'den farklarını ortaya koymuştu.
Mendil aksesuarlı lort takımını çekmiş, yerli ve milli çay-simit yiyip halka yedirmekle övünen bir halkçılık; ekmek nankörlüğünü kaldıracak değildi.
Zaten nankör kelimesi, ekmeğe kör olmak demek; Farsçadan. Değerini
görmeyip inkar etmek, kıymetini bilmemek manasına.
Halk ekmekçi bir siyasetin affedeceği şey mi!
Siyasetçi Çelik, fırıncı Kolivar'a karşı ekmeği ve halkı savundu. Patavatsız fırıncıyı, hem ekmeği hem ekmek sattığı halkı aşağılamakla suçladı.
Ve polisle savcının da karışmasıyla bu ekmek kavgası, karakolda bitti.
Kolivar, milletle birlikte devleti ve hükümeti de aşağılamaktan gözaltına alınıp tutuklandı.
Ekmek Üreticileri Sendikası Başkanı olan fırıncı Kolivar, bir anda halk ve ekmek düşmanı oldu.
Canlı yayında sarf ettiği, başını yakan sözleri şöyleydi:
"Siz temel gıda maddesi sayıyorsunuz, ben saymıyorum. Ekmek, aptal toplumların temel gıda maddesidir. Bilimsel bir şey konuşuyorum, ezber değil. Kişi başı tüketim 210 kilo; İsveç, Norveç, Japonya’da 50 kilo. Bizim toplum ekmek ile doyduğu için başında 20 senedir böyle yöneticiler duruyor."
Gelin görün ki, bu sözlere gösterilen tepkinin altında siyasi duyarlılık aranıyor.
Sanki dava, ekmek davası değil. Ekmeğe, ekmek kapısına sahip çıkmak adına, ekmek hakkı için fırıncı tutuklanmamış sanırsınız.