Türkiye’nin Astana dostları, başları sıkıştıkça Afrin kozuna başvuruyor.
Hemen akıllarına, Türkiye’nin Afrin’i Esad’a devretmesi gerektiğini söylemek geliyor.
Hani tam da Duma’dan, Doğu Guta’dan kimyasal vahşet fotoğrafları gelirken... Esad rejimi, karambolde sivilleri katletmeye devam ederken...
Ne demeye Doğu Guta yerine Afrin’i gündeme getirdiklerini sormazsınız herhalde.
Fakat sandığınızdan biraz daha derin galiba mesaj.
Asıl konuşulması gerekeni konuşturmamak, odak kaydırmak, Esad savaş suçlarını rahat işlesin diye gözleri başka yöne çevirmek, hunharlığın üstünü örtmekle sınırlı değil gibi.
Suriye masasındaki çözüm ortakları Tahran ile Moskova, sanki Ankara’ya karşı Afrin kartını kullanmayı alışkanlık haline getiriyor.
Ne zaman Esad infial uyandırsa baş hamileri Rusya ve İran, Afrin silahına sarılıyor. Yumuşak karın, zayıf nokta bellemiş gibi orayla oynamaya kalkıyorlar.
Afrin üzerinden Türkiye’yi sıkıştırma, iradesini esir alma taktiği diyelim.
İstiyorlar ki...
Batı’ya demediğini bırakmasın Ankara...
“Suriyeli çocukların kanı ellerinize bulaştı, yazıklar olsun” diye Batı’yı haşlasın...
Esad’ın caniliklerine sesi çıkmıyor, seyirci kalıyor diye Batı’yı suçlasın, dövmekten beter etsin, şamar oğlanına çevirsin...
Ama dönüp kendilerine tek laf etmesin, üzerlerine bir damla kan bulaştırmasın, Rusya’yla İran’ı bu işe karıştırmasın, Afrin’de hava sahasını açmalarının diyetini böyle ödesin...