Şimdi gözlerinizi iyi açın, okuyacaklarınız BDDK rakamları yani devletin resmi kayıtları...
2013 sonunda, banka hesabında bir milyon liradan fazla parası olan kişi sayısı, 66 bin 846.
Bu sayı, 2018 sonunda 100 bin kişiyi hafif geçmiş. 108 binlerde.
2019 biterken iki katına çıkmış, 202 bin olmuş.
2 yıl sonra Nisan 2021'de, 306 bini geçmiş.
Sonra kopuyor, çığ gibi yuvarlanarak kar topundan hızlı büyüyor. 2021'i, 470 binin üstünde kapatmışız.
Nisan 2022'ye geldiğimizdeyse milyonerlerimizin sayısı, 545 bin 477 kişiye ulaşıyor.
Bu tarihler arasında milyonerlerin bankadaki toplam parasını sorarsanız...O da 7 kattan fazla artmış.
2013'ten itibaren zenginin zenginleşme hızını görüyorsunuz.
Kişi başına düşen milli gelirimizin düzenli olarak nasıl gerilediğini de unutmayın.
Zirveyi 2013'te, 12 bin 500 dolarla görmüştü. O seviye şimdi, 2023 hedefi olarak bile verilemiyor.
Tarihlere dikkatlice bir daha bakın...
Zenginin daha da zenginleşme süreci, en büyük ivmeyi ne zaman yakalıyor, fark edeceksiniz. 2018'de Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçişle birlikte.
Paraya para demeyen zenginin daha da zenginleşmesinin, meteliğe kurşun atan fakirinse fakirleştikçe fakirleşmesinin miladı, başka neye denk geliyor?
İktidarın, enflasyon yerine faizle mücadeleye başladığı tarihe...
Bundan önce faize, enflasyonun sonucu olarak bakılıyor ve enflasyonla mücadele eden para politikası izleniyordu.
"Faiz sebep, enflasyon netice" denmeye başladıktan sonra politika değişti, artık faizle mücadele ediliyor.
Sonuçlarını, patlayan enflasyon ve hayat pahalılığı olarak yaşıyoruz.
Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, bu politikadan dar gelirliler hariç herkesin kazançlı çıktığını söyledi.
Milyoner sayısındaki patlama, Nebati'yi doğruluyor.
Doları zaptetmek için, TL mevduatlarına kur koruması getirildi. Düşük tutulan faizin üstü, Hazine'den halkın vergileriyle tamamlanıyor.