Diyanet Akademisi, yeni "drama ve dini musiki kursiyerleri"ni mezun etmiş.
Kursiyerler de tören sonunda bir "musiki konseri" vermiş. Niye "müzik konseri" değil?
Beşinci mezunlarını veriyorlar.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, "dini musiki ve sahne sanatları eğitimi alan kursiyerleri tebrik" etmiş.
Erbaş'ın konuşmasını genel hatlarıyla beğendim.
Ama bir mesajına itirazım var.
"Bizim musikimiz camide doğmuş ve camiden yayılmıştır. Türk musikisinin kaynağı cami musikisidir" diyor.
Öyle mi gerçekten? Yoksa bu söylemin arkasında hala aşamadığımız yüzyıllık önyargı ve takıntılar mı yatıyor?
Makam müziğimizin büyük bestekarlarından Hacı Arif Bey, büyük yorumcularından Hafız Burhan ve Münir Nurettin camide yetişmedi oysa.
Davullu zurnalı mehter takımını kaldıran Sultan Mahmud, yerine borulu trampetli Batı bandosunu kurmadı mı?
Gazelhanları, mevlithanlarıyla müziğimizin büyük üstatları, bu Muzıkayi Hümayun'da yetişmediler mi?
Saray müezzinleri de buradan çıkardı.
Batı hayranı Sultan Abdülhamid döneminde ilerledi. Muzıkayi Hümayun’a opera, tiyatro, orkestra ve orta oyunu ile Karagözcülük gibi gölge oyunu bölümleri katıldı.