Batı’yla her krizde Ayasofya kartına gidiyor elimiz. Trump’ın Kudüs provokasyonuna karşılık yine aynı reste davrananlar oldu. Fakat bir türlü çekip masaya sürmüyoruz. Gerçi Yeni Şafak’ın dün deklare ettiği 20 küsur maddelik “Acil eylem planı” içinde Ayasofya yoktu. Hatta iktidar cephesinde, Ayasofya’yı ibadete açmanın uygun bir cevap olmadığını düşünenler de yok değil. Mesela Metin Külünk, ‘oyuna gelmeyelim, onun karşılığı bu değil, tuzağa çekiliyoruz’ diyerek ilk günden uyardı. Fakat hükümet içinde bu tarz çağrıları, düşülmemesi gereken bir tuzak olarak görmeyenler de bulunuyor. Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, daha 3 ay önceki bir Ayasofya ziyaretinde “Müzeden camiye çevirmek gündemimizde yok ama bunun Fatih’in fetih hakkı olduğunu da unutmayalım” demişti. Batı’ya karşı bir silah olarak masada tutulduğu sürece de üstümüzdeki bu Ayasofya tutukluğu sürecek, tepkilerimiz de diş gıcırdatıp durmaktan öteye geçmeyecek gibi. İstanbul Alperen Ocakları’ndan bir grup, tepkilerini Ayasofya’da turistlerin arasında namaza durarak göstermedi mi? Madem her misilleme ihtiyacında aklımıza ilk gelen eylem bu, aklımızda kalmasın, ne duruyoruz, çevirelim Ayasofya’yı camiye gitsin.