Kılıçdaroğlu, ‘yanlış politikalarla Suriye’de bataklığa saplandığımız’ eleştirilerini tekrar gündeme getirdi. Hakkıdır, fakat bu hakkı saklı tutarak durumun nezaketini gözetmesi, eleştirilerini bir süreliğine ertelemesi gerekmez miydi? En azından Genelkurmay Başkanı Akar’ın NATO Zirvesi’nden dönüşünü bekleyebilirdi. . . Sonra yine ‘gücümüzün üstünde siyaset’ yapmanın sonuçlarını hatırlatır, yine bu noktaya nasıl geldiğimizi sorgulardı. Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi, bir gece ansızın baskın yapabiliriz Afrin’e, ancak geceler bitmez, hemen bu gece olacak değil. Kılıçdaroğlu’nun önünde de, bıçağın kemiğe dayanmasına kadar nerede hata yapıldığını tartışmak için daha çok grup konuşmaları var. ABD’ye karşı seçeneklerimizi teke indirmeden önce kaçırdığımız fırsatların, askeri restleşmeden kaçınıp kaçınamayacağımızın muhasebesini sonra da masaya yatırabilir. Sonuçta, Türkiye’yi provokasyona açık bir pozisyonda yakaladığını düşünen terör örgütü, gün boyu sosyal medya tahrikleriyle Ankara’nın sinirlerini kaşıdı. Birbirimize silah doğrultmamızı her şeyden çok istediklerine, ABD’yle aramıza kan girmesi için ellerinden geleni artlarına koymayacaklarına şüphe yok.