Dün de Kılıçdaroğlu, özür dilemeye çağrıldı. Başörtüsü özgürlüğünü yasal güvenceye almayı teklif ettiği için.
AK Partili Özlem Zengin, ya hakiki özür dilemesini yahut susmasını istedi.
Başörtüsü yasağını savunmaya devam mı etseydi, daha mı memnun ederdi iktidarı?
Kılıçdaroğlu, “yanlışlarımız oldu geçmişte ama değişmeyi bildik” diyor.
İstediğini giyme hakkına güvence değil de başını örtmeye mecburiyet getiriyormuş gibi tepki gösteren, değişime dirençli muhalifler olmaz mı! Onlar da var. Azınlıkta kaldılar gerçi ama karşı özür bekliyorlar.
Değişse kabahat, değişmese ayrı kabahat. Yaranamıyor.
Böyle demese, değişmese miydi CHP; siyaseten yarayışlı olmadığından iktidar için daha mı kötü?
Geçmişteki başörtüsü mağduriyetini ve CHP öcüsü gelirse tekrar yasaklayacağı korkusunu kullanma imkanı, bitiriliyor diye mi? İktidarın elinden bu oy madenini aldığı için mi?
AK Partili Ömer Çelik, müzisyen Şener’i katledenlerin hangi bakanlıkta çalıştıkları konuşulmasın istiyor. Bunu, siyasi istismar saydı. Acının ve cinayetin istismarı.
İstek parçalarını okumadığı için Onur Şener’i barbarca öldürmüşlerdi. Cinayet işlenir işlenmez hemen 3 caninin görevi mi konuşulurmuş!
Alın size, iktidardan özür dilenmesini gerektiren bir arsızlık daha.
Kimlerin, elenmeden nerelere gelebildiğinden; elekten hangi kalibrenin geçip devlette kadrolaşabildiğinden dem vuranlar da insanlıklarından utansın, özür dilemeliler.
Mersin’deki terör saldırısında, şehit polisin daha cenazesi kaldırılmadan “terörist, CHP’nin gazetecisi çıktı” haberlerini yalanlayanlar da özür dilesin.
Acının ve terör saldırısının, muhalefete karşı siyaseten istismarına ne cüretle engel olurlar!
Saldırıda ölen terörist, iktidarın açıkladığı kişi çıkmamış da başka yerde ve sağ olduğu ortaya çıkmış olabilir.