Bu köşenin müdavimleriyle dünkü, Nazlı Ilıcak’ın mektubu konulu ‘istişare’ çalışmamız amacına ulaştı. Maksat iki türlü de hasıl oldu. Hem ana fikrini yazıda aktardığım mektuba genel okur tepkisini almama yaradı. Birlikte okumuş, aynı duygu ve düşüncelerde birleşmiş kadar olduk. Bende oluşan kanaat de yorumlarda ağır basan hakim kanıdan hiç farklı değildi çünkü. Hem de bu deneyim, istişare kavramından doğru şeyi anlayıp anlamadığımı görmemi sağladı. AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal’ın cümle içerisindeki bir kullanımı kafamı karıştırmıştı. İstişarenin ne olup ne olmadığı, neye denip neye denmeyeceği hakkında beni tereddüte düşürmüştü şu günlerde. Mahir Bey, kapsamındaki istismara açık, kötüye kullanılmaya müsait belirsizlik nedeniyle son KHK’nın gözden geçirilmesini istedi diye, Abdulllah Gül’ün istişareye aykırı davrandığını söylüyordu. Uygun davranış, kamuoyu önünde açıktan ve yüksek sesle itiraz etmek değildi.