Hayır, şu aşamada kesin bir ‘ayrılık’tan söz etmek abartılı olur.
Tarafların ‘ne sakala ne bıyığa minnet’ eden eyvallahsız çıkışlarına bakıp ortaklığı bozdukları söylenemez.
Aşırı yorumla heyecana kapılmak için erken.
Önce Bahçeli sonra da Erdoğan, Cumhur İttifakı’nı geçici olarak tatil etti.
Sadece yerel seçimler için ‘herkes kendi yoluna’ gideceğine, iki lider de bu kaydı düştüğüne göre...
Boz bulanık değil tablo.
Geri dönmemek üzere ayrılmadı yollar. Kopuş yok.
Tekrar toplanmak üzere dağıldılar, yerel seçim için mola aldılar.
Dolayısıyla ittifak bitirilmedi, taktik bir teneffüse sokuldu, bu bir.
Fakat görüş ayrılıkları af önerisiyle sınırlı kalmadığına, vatandaşlık ve millet tanımındaki temel anlaşmazlıkları su yüzüne çıktığına göre...
Taktik teneffüsten kasıt ‘danışıklı dövüş’ olamaz.
AK Parti de MHP de ‘Andımız’ tartışmasında asli pozisyonlarına rücu etti. Baskıladıkları giderilemez çelişkileri, uzlaşmaz siyasi farklılıkları yani eski ‘kara kedi’leri girdi aralarına, bu da iki.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türklüğü alt kimliklerden bir etnik kimliğin adı olarak gördüğü kadim söylemine geri döndü.
Hani Erdoğan’ın milliyetçiliği ayaklarının altına aldığı, vatandaşlık bağını ve millet aidiyetini yine Türkiyelilik üst kimliğiyle tanımladığı söylem...
MHP’nin, hani Türklüğün milleti oluşturan etnik kimliklerden birine indirgenmesini kabul edilemez bulduğu, üst kimliğin adı olarak savunduğu çatışma...
Yerel seçim kampanyalarının ana teması da belli oldu böylece.
Türkiyelilik mi, Türklük mü; din ve ümmet kardeşliği mi, kan bağı mı milletin çimentosu? Hangisi kucaklayıcı ve birleştirici, hangisi dışlayıcı ve ayrıştırıcı?
Bu soruları işleyerek oy isteyecek İttifak ortakları, anlaşıldı.
Mart seçimlerinde, taban tabana zıt cevaplarla seçmenin karşısına çıkacaklar.
Anayasa’nın “Türk Devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür” diyen 66. maddesi yerinde kaldıkça, o ibareye kimse dokunmadıkça İttifak ruhuna halel gelmeyecek.
Geçici bir ayrılık, geçici bir çatlak...
Köprüler atılmadığına, gemiler yakılmadığına, bir araya gelme zemini dağıtılmadığına göre...
Bir süre ters düşüp biri milliyetçi, diğeri muhafazakar tabanından alabilecekleri maksimum oyları topladıktan sonra tekrar buluşacaklar.
Küskünlerini ve dargınlarını toparladıktan sonra, kaldığı yerden devam etmek üzere İttifak’a ara veriyorlar.
Peki...
İttifak hatırına kaçırılan, gözden çıkarılan ya da feda edilebilir görülen kesimler ne diyecek? Aralarındaki yakınlaşmada kendilerine yer bulamayıp uzaklaşan oylar, hemen geri dönecek mi?
En büyük muamma bu. Yakınlaşırken kaybettiklerini, birbirlerinden doğan boşluğu doldurmak, açıklarını kapatmak için geri kazanabilecekler mi?
Yine de büyük konuşmamak gerek.
Ayrılıklarının inandırıcılığına, sahici görünüp görünmemesine bakar ikna güçleri.