Peki ya “Karamollaoğlu üç oy için ülkeyi ve milleti sattı, İYİ Parti lideri Akşener’le beraber PKK’yla sözleşme yaptı, Kandil’le ortaklık kurdu, teröristleri Meclis’e taşıdı, söyleyince de katlanamıyorlar, densizler bir de utanmadan sokağa çıkıyor” iddialarına ne buyurulur?
Bu iddiaları dile getirenin İçişleri Bakanı olması ve bu ağır cezalık suçlar gözünün önünde işlendiyse gereğini niye yapmadığını, görevi neden ihmal ettiğini anlatacak yerde hesap sormaya kalkması, bu suçlamaları siyasi polemik malzemesi yapması mı inanılmayacak kadar gerçek üstü?...Veya; böyle yenilir yutulur olmayan, zehir zemberek ithamlara dayanamayıp PKK’lılara bela okuyarak tepki gösteren Saadet Partilinin gözaltına alınması ve ancak adli kontrolle serbest bırakılması mı? İlaveten; Saadetlinin kanuna aykırı görülen eylemi, teröristlere müstahaklarını bulsunlar diye ilenmesi mi? Yoksa koskoca İçişleri Bakanı’na karşı gelerek cevap yetiştirmesi, suçlamayı kaldıramayıp reddetme densizliği mi? Hangisi daha ikna edici?
Hayır, yani inanabiliyor musunuz; terör örgütüyle ortaklık kuran ve siyasetlerini uluorta savunanlar elleri kolları serbest seçim faaliyeti yürütüyor, üstelik oy hırsıyla gözlerini karartıp İçişleri Bakanı’yla tartışmaya dahi girebiliyorlar. İçişleri Bakanı da bunu sadece propaganda malzemesi yapmakla yetiniyor. Öyle mi?