SEÇİM sonuçları, hiçbir partinin ayaklarını yerden kesmedi. Aksine iktidar başta, fazla havalanmış olanların da ayağını yere değdirdi. Fakat yine de havalarından geçilmiyor.
Sanki kahir çoğunluk 'Arkandayım, adamım sensin, diğerlerini takma, bastır, yürü' demiş, ezici bir güç aktarmış gibi burunlarından kıl aldırmıyorlar.
* * *
Kimi kaptırmış kırmızı çizgiler çekiyor, kimi müzakerelere başlamak
için ön şartlarını sıralıyor, kimi tek başına iktidara geldiğini
zannedip 'Ama benim seçmene verdiğim sözler var, onları tutmadan
olmaz' diyor...
Hayrettir, kimi de koalisyona girmeyeceklermiş de partilerden biri
kepenk kapatıp diğerine iltihak edecekmiş, tabelaları
birleştireceklermiş gibi yaklaşıyor. Olmak ya da olmamak
meselesiymiş gibi...
Hepi topu, belli bir vade için ve protokole bağlanmış sınırlı bir
ajanda üzerinde ortak hükümet kuracaklar. Sonra da ülkeyi seçime
götürecekler, yani sandıkta ayrılacaklar, herkes kendi yoluna
gidecek.
Ne bir daha ayrılmamak üzere birleşecekleri bir katolik nikâhı
kıyılacak aralarında, ne biri tabelayı indirip diğerine katılacak,
ne de olmak ya da olmamak gibi bir beka meselesi var önlerinde.
Sandığın tozunu yutmuş her siyasetçi de bilir bunu.